Ve sen geçersin içimden.
Bitmek bilmezsin. - Ahmet Arif~
Uzandığım koltukta bir o yana, bir bu yana dönmeye başladım. Karşı koltukta oturan abim sırıttı ve alayla karışık bir ifadeyle konuştu, "Hayırdır İnci, canın mı sıkıldı?"
Yattığım yerde doğruldum ve oturur pozisyona geçtim. "Hem de çok... Benim acilen bir iş bulmam lazım."
"En son bir sınava girmiştin, o ne oldu?"
Kafamı olumsuzca iki yana salladım ve başımı ellerimin arasına yerleştirdim, "Ondan da bir şey çıkmayacak gibi."
Mutfaktan annemin sesi yükseldi. "İnci! Gel kızım bana yardım et, misafir gelecek akşama."
Oflayıp üzerimde ki pikeyi abimin üstüne fırlattım ve mutfağa doğru ilerledim. Annem domatesleri doğruyordu. Beni görünce gözüyle domatesleri işaret edip buzdolabına yöneldi.
Doğradığım sebzeleri yanda duran tabağa boşalttım, "Anne."
Annem ocakta duran çorbayı karıştırırken bana yandan bir bakış attı, "Efendim kızım?"
"Akşama kim gelecek?"
"Mehmet amcanlar geliyor, senin için de bir konuşacağım."
Elimde ki bıçağı kenara bırakıp anneme döndüm. "Ne için?"
"İş için."
Ofladım, "Anne ben böyle bir şey istemiyorum. Yarın öbür gün olumsuz bir şey yaşarım , mahçup oluruz sonra."
Annem gözlerini devirdi ve konuyu kapatmak istercesine, "Dolapta ki tepsiyi getir." Deyip ocağın altını kapattı.
~
Çalan kapı ziliyle oturduğum koltuktan kalkmaya yeltendim ama abim benden önce koltuktan fırladı ve mutfağa doğru seslendi, "Ben bakarım!"
Masanın üzerindeki vazonun içerisinden bir dal çiçek koparıp hızlı adımlarla salondan çıkınca kahkaha attım. Abim son birkaç aydır Mehmet abinin kızından hoşlanıyordu.
Arkasından bende salondan çıktım ve kapının pervazından içeriyi izlemeye başladım.
Abim kapıyı açar açmaz heyecanla konuştu, "Hoş geldiniz bab- amaan, Mehmet abi."
Elmas Yenge yüzünde anlam veremediğim bir ifadeyle, "Ne oluyor Caner, baba falan?" Deyince abime döndüm. Abimin suratında ki ifadeye bakıldığında utandığı kızaran yüzünden anlaşılıyordu.
"Babam geldi sandım da bir an..." Gözleri Elmas Yengenin arkasından içeriye giren Ceyda ablaya kayınca bir an dalıp gitti. Hemen olayı devraldım ve her birine terlik verip içeriye davet ettim.
"Hoş geldiniz... İçeriye geçin isterseniz, annem mutfakta. Babam biraz gecikecek."
Tam o sırada içeriye annem girdi. "Hadi hadi geçin, beklemeyin kapıda." Mehmet abi ve Elmas ablayı salona aldı.
Ceyda abla bir an abimle göz göze geldi fakat mahçubiyetle hemen gözlerini kaçırdı ve hızlıca salona geçip boş bulduğu bir koltuğa oturdu. Abim ise bir bana, bir elinde kalan çiçeğe, bir de salon kapısından içeriye bakıyordu. Ardından ise salona girip telefonunu aldı ve yanıma geldi. "Abicim ben biraz dışarı çıkacağım. Gecikmem, hemen gelirim. Annemlere bir şey söyleme olur mu?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOK GEÇ OLMADAN
Teen FictionOnu daha önceden gördüğüme emindim. Güneş sarısı saçları, deniz mavisi gözleriyle tam bir inci tanesi gibiydi. Sanki senelerdir tanıyormuşçasına çok derinlerden bakmıştı gözleri. Aklıma gelen fikirle hemen ayaklandım ve masanın üzerindeki telefonumu...