27. BÖLÜM: "DÜŞMAN"

922K 35.3K 58.1K
                                    

Bölüm Playlist; 

Spider - White Snake

Jaymes Young - Moondust

Radiohead - Sail To The Moon

27. BÖLÜM: DÜŞMAN

Kırmızı karların uçuştuğu, barut kokusunun ciğerlerime dolduğu ve Efken'in ölü bakan, soluk mavi gözlerinin gözlerime takıldığı kâbusumdan üçüncü kez uyanırken, nefesim kursağıma takılmış, boğazımı tırmalamıştı. Soluk soluğa doğrulduğum yatağın diğer tarafında onu göremediğim için ikinci bir panik bedenime yerleşip, benden bir parça haline gelirken ter içinde kalan boynuma dokunup, terimi avucumun içiyle sildim. Saç diplerim yaştı ve bedenim sırılsıklamdı.

O neredeydi?

Siyah perdeyi yırtıp geçen kasvetli mavi odayı aydınlatıyordu. Tutulan eklemlerimi umursamadan doğrulurken, birkaç kemiğim birbirine geçmişti sanki. Şakaklarımı ovuşturup dışarıdan gelen seslere odaklanmaya çalıştım ama ev hiç olmadığı kadar sessizdi. Kalbim korkunun ona açtığı kollarının arasına yerleşirken, nabzım sessizliğin sesini dinleyen kulaklarımda atıyordu.

Yataktan yavaşça kalktığımda çıplak bacaklarıma kısaca baktım. Onun kazaklarını giymemi sevdiğini söylediğinden bu yana beş gün geçmişti ve yaklaşık üç gündür onun kazaklarını elbise olarak kullanıyordum. Dipleri nemli saçlarımı omzumun üstüne attıktan sonra odanın kapısını yavaşça araladım ve boğuk turuncu abajurun aydınlattığı salona kısaca göz attım. Orada değildi.

Dehşetin görüntüleri zihnimde canlandı ve ona bir şey olacak korkusu bedenimi ele geçirip, dizlerimi yeni doğmuş bir ceylan yavrusu gibi titretti. O geriye kalan son erkek Karaduman'dı ve onun izini süren birçok akbaba vardı. Şimdilik onun hakkında bildiğim şeyler bu kadarla sınırlıydı. Titrek adımlarla dar ve karanlık koridora girdiğimde, çok değil yaklaşık bir hafta önce yaşadığımız kanlı günün fotoğrafları gözlerimin önüne asılı kalmış ve cesaretimi kemirmeye başlamıştı. Piyano odasının önüne geldiğimde nefesimi tuttum ve karanlığa alışan gözlerimle etrafa kısaca bakıp, kapının kulpunu yavaşça asıldım.

Aynı saniyeler içerisinde bir el kulpu tutan elimin üstünde can buldu ve elimi avuçlarının arasına alıp, göğsünü sırtıma yasladı. Korku bedenimde dalgalanırken, tanıdık koku ciğerlerime doldu ve beraberinde vücuduma huzuru aşıladı. "Beni mi arıyorsun?" diye fısıldadı kulağıma doğru. Sıcak fısıltısı tüm tüylerimi havaya dikerken, sertçe yutkundum. Diğer eli belime kaydı ve karnımın biraz üstünden beni yakalayarak sarmaladı. "Mutfakta sigara içiyordum, evhamlı yılan."

"Hiç ses gelmeyince..."

"Mutfağa bakmak aklına gelmedi mi?" diye sorduğunda dudakları kulağıma değiyordu ve bu kalbimin atışının daha da hızlanmasına neden olmuştu.

"Uyku sersemi anca bu kadarı aklıma geliyor," diye çemkirdim. "Bu kadar sıkı sarılmasana hem. Yaralısın, unutma."

"Yara göğsümde değil, Medusa," dedi kısık bir sesle. Konuşurken dudakları kulağıma değiyordu. "Sırtımda. Ve sargının değişmesi gerek."

Ağzıma doluşan kanın getirdiği metalik tatla bir kez daha yutkunurken, "Sana yardımcı olabilirim," diye mırıldandım. Hâlâ kapı ve onun arasındaydım üstelik bir eli elimin üstünde, diğer eli belime dolanmıştı. Bu bile nefesimin kesilmesi için geçerli bir sebepti bana göre.

"Hmm," diye mırıldandı ama bu ses biraz alaycıydı. Derin derin nefesler alıyordum ve bu onun hoşuna gidiyordu. Yıkım getiren katil! Benimle nasıl oynayacağını iyi biliyordu. "O zaman bana yardım edebilmen için seni bırakmam mı gerekiyor?"

İÇİNDE BİR SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin