7

206K 8.9K 1.4K
                                    


ASAL

Gece eğlenmek güzeldi de, uyanmak tam anlamıyla kâbustu. Başımdaki baskı midemi bulandırıyordu. Gözlerimi açmak istiyordum ama lanet olasıca göz kapaklarım birbirine yapıştırılmış gibi açılmıyordu. Ta ki, derinlerden gelen gürültüler daha anlaşılır olana kadar...
''Bana kızını savunma Elif!''
''Ha şimdi benim kızım oldu!''
Gözlerimi araladım. Güneş batmak üzereydi. Belki de doğmak... Hızla saate bakmak için başucumdaki telefonu elime aldım. Bu kadar saattir uyuyor muydum ben ya? Karşıma baktığımda Hazar'ın uyuduğunu gördüm. Hadi ben geceden kalmıştım. Bu bebe nasıl bu saate kadar uyumuştu? Aşağıdaki bağırışlar artınca telaşla yataktan kalktım. Babamın burada ne işi vardı? Masal'la ilgili yine ne olmuştu? Üzerime tişörtümü geçirirken odadan çıktım. Sanki kapının açılmasıyla, ses duvarı kırılmıştı ya da aşağıdaki kavga dozunu kaçırmıştı.
Esneyerek merdivenlerden inmeye başladım. Her basamakta kulağıma dolan hıçkırık sesinin Masal'a ait olduğuna emindim. Aşağı indiğimde babamların tüm kadro salonun içinde olduğunu gördüm.
''Kendinden yaşça büyük adamlarla voleybol oynamak ne demek Masal Kara!''
''Abi gözünü seveyim bağırma ya. Cansu zaten çocukları zar zor uyutmuş, uyuyan devleri uyandırma.''
Cem Baba'nın yalvarışını umursamayan babam beni fark edince üzerime doğru gelmeye başladı.
''Neredesin lan sen?''
Son birkaç basamağı inmeden olduğum yerde durdum. Babama cevap vermeden önce Masal'a baktım. Hale'ye sarılmış bedeni titriyordu. Korkuyor muydu? Babamdan? Hıçkırıkları, gözyaşlarından dolayı boğuklaşmıştı. Kendinden yaşça büyük derken, yine mi o adamla birlikteydi?
''Kardeşine böyle mi sahip çıkıyorsun eşek sıpası!''
Bakışlarımı babama çevirdiğimde gözlerindeki ateşin fark ettim. Gerçekten öfkeliydi. Çenesinin altındaki damarın attığını görebiliyordum. Sadece voleybol oynadığı için bu kadar esip gürleyemezdi. Başka bir şey olmalıydı, daha ciddi bir şey. ''Ne oldu ki?'' diye sorduğunda birkaç saniye tepki vermeyen babam gözlerini kısarak ''Bir de ne olduğunu soruyor musun?'' dedi. ''Kardeşin elin adamlarıyla kucak kucağa! Sen bir de bana gelmiş ne olduğunu mu soruyorsun Asal Kara?''
Doğru mu duymuştum yoksa uyku sersemi duyduklarımı yanlış mı anlıyordum. Kucak kucağa derken? Masal'a baktım. Yaşlı gözleriyle bana bakarken başını hayır anlamında salladı. Zaten onun öyle bir şey yapmayacağını biliyordum. Belki hayran olduğu erkekler vardı ama hala çocuk ruhluydu. Daha önce hiç sevgilisi olmamış, kimseyle öpüşmemiş birinin böyle bir şey yaptığına gözünle bile görsen inanmaman gerekiyordu. Belli ki babam yine yargısız infaz moduna almıştı kendini.
''Masal öyle bir şey yapmaz,'' dediğimde kısa bir an tekrar duraksadı. Gözlerindeki ateşin biraz da olsa söndüğüne yemin edebilirdim. Hoşuna gittikse, devamının gitmeyeceğine emindim. Herkesin bakışlarını üzerimde hissediyordum ama ben gözlerimi bir saniye bile olsa babamdan çekmemiştim.
''Demir Kara, KIZINI, tanımıyor mu?''
Verdiğim cevapla yaptığım imayı anladığını düşündüğüm babam, hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı ve bahçeye çıktı. Annem peşinden giderken Masal yavaşça ayağa kalktı. Melek Teyze, babamların peşinden gitmemesini söyledi ama onun zaten niyeti bu değildi. Merdivenlere yönelince odasına çıkmak istediğini düşünüp son birkaç basamaktan indim ve yolundan çekildim. Ama o yukarı çıkmak yerine tam önümde durdu. Bayılacak gibi durması, ağlamasından dolayı mıydı?
Annemin gözlerine benzeyen mavilikleri kan çanağına dönmüştü. Bu görüntüsü canımı acıtırken ''Teşekkür ederim,'' diye fısıldadı. Şaşkınlığımı gizlemekte zorlanırken bana sarıldı. Ev ahalisiyle göz göze geldik. En az onlarda benim kadar şaşkındı. Yavaşça sarılışına karşılık verdim. Titrek bir nefes aldı. Ne yaparsa yapsın, onun üzülmesine dayanamıyordum.
''Baba,''
Cem Baba, korku filmi tadında merdivenlerin yukarısına bakarken ''Yoo...'' dedi. Yavaşça arkama doğru döndüm. Gözünü ovuşturan Renan, birden gözlerini açtı. Yüzü heyecanlı bir gülümsemeyle kaplanırken ''Babaaaaaaa!'' diye bağırarak merdivenleri inmeye başladı.
''Ama bu savaş çağrısı gibi oldu!''
Renan hızla babasının kucağına atladı. Cem baba, ne kadar inkar ederse etsin bu durumdan mutluydu. Oğlunun kokusunu içine çeke çeke öptü. O sırada dört farklı ses, baba diye bağırarak aşağı inmeye başladı. ''Geliyorlar!'' Cem babanın yüzü dehşet dolu bir ifadeyle kaplanırken Renan'ı yere bıraktı. ''Kaçın! Alalalalalala!'' Koşmaya başlayan Cem Baba'yla evin içindeki kasvetli hava dağılmıştı. Masal bile buruk bir şekilde gülümsüyordu. Beşizler babalarının arkasından bahçeye çıktı. Kısa bir süre sonra ''Cansu!'' diye feryat eden amcam ''Sana köpek alalım dedim. Köpek gibi doğur mu dedim kadın!'' diye devam etti. ''Hoşt lan! Aktan ısırmasana yavrum. Gece, o yaladığın şey dondurma değil kolum kızım. Allah'ım Renan neden tecavüzcü coşkun gibi gülüyorsun oğlum. Ah! Hazar! Mavi, Allah cezanı vermesin babanın tüyleri yolunur mu kızım? İmdaaaaat!''
Herkes Cem Baba'nın halini merak ederek bahçeye çıktı. Babam ve annem bile tartışmayı unutmuş gibi duruyordu. ''Dostlar yetişin adam mıncırıyorlar!'' Cem Baba yerde, beşizler üstünde, çimlerde yuvarlanırken Cansu teyze kahkahalarla gülmeye başladı.
''Kadın kadın baksana! Beşizleri alsana! Kocan elden gidiyor, çaresine baksana!''
Kahkahalar bahçeyi inletiyordu. Göz ucuyla babama baktım. Yüzünde belli belirsiz tebessümle Masal'la beni izlediğini gördüm. Cem Baba'nın olayından dolayı mı gülümsüyordu? Yoksa hala ikizimle sarmaş dolaş olduğum için mi mutluydu?
Masal'ın göğsümde kahkaha atmasıyla tekrar Cem Babalara döndüm. Çimlerde bulamayınca beşizleri takip ettim ve amcamın ağacın tepesine çıktığını gördüm. O kadar yükseğe nasıl çıkabilmişlerdi?
''Yaklaşmayın atarım kendimi!''
''Baba! Baba! Baba! Baba!''
Beşizler ağacın önünde zıplayarak babalarına ulaşmaya çalışıyorlardı. ''Hoşt!'' diyerek havada tekmesini savuran Cem Baba ''Ulan yemin ederim bunlar ikinci hayatlarında köpekti,'' diye devam etti. Beşizler köpek taklidi yapmaya başladı. ''O kadar komiksiniz ki, gülmeyi unuttum.''
''Çocuklar, hadi rahat bırakın babanızı.''
Cansu Teyze en sonunda olaya müdahale ederken çocuklar babalarını özlediklerini dile getiriyorlardı. ''Babanız yol yorgunu. Biraz dinlensin, kaldığınız yerden özlem gidermeye devam edersiniz,'' dediğinde alkışlamaya başlayan Cem Baba ''Seni ağaçta alkışlıyorum Cansü, çocuklarına ne kadar güzel akıl veriyorsun öyle,'' dedi.
Cansu Teyze sinirlendiğini ses tonuyla belli ederken ''Cem onlar senin de çocukların!'' dedi. Cem Baba elini kalbine koyup ''Aksini iddia etmiyorum ama dile getirme. Kulağa hiç hoş gelmiyor,'' dedi. Aynı anda beşizler zıplamayı kesti. Başlarını öne eğip annelerine doğru yürümeye başladılar. Yüzlerinden düşen bin parçaydı. ''Cem!'' diye uyaran teyzem sıkıca çocuklarına sarıldı. Cem Baba'ya baktığımda en az onun da çocukları kadar üzgün olduğunu gördüm. ''Şakayı kaka yaptım değil mi?'' diye sorduğunda Cansu Teyze başını evet anlamında salladı. Cem Baba ağaçtan atlayıp üzerini temizledi.
''Bebeler! Bebelerim!'' Kırgın bir şekilde babalarına dönen çocuklarla ''Sizi kırmak istememiştim,'' diyen amcam ''Küsmeyin bana,'' deyip kollarını iki yana açtı.
''Hadi. Bayıra karşı yatırın beni, tırmalayın beni, kaşıyın beni!''

VELİAHTLAR 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin