Şu Uşağı İstiyrım

4.1K 166 63
                                    

Oturduğum yerde bıkkınlıkla nefesimi verip etrafa göz gezdirdim. Canına yandığımın Berra'sı beni bekletmişte bekletmişti. Katil olmamı istiyor gibi bir hali vardı. Bir insan evladı yirmi dakika bekletilmezdi canım.

"Biz geldiiik"

Duyduğum neşeli sesle kafamı kaldırıp karşımdaki kalabalığa baktım. Barış ayısının burda ne işi var lan!

Berra yanına Galatasaraylı ufak bir topçu topluluğu ve hayatımın hiçbir evresinde tanışmadığıma adım kadar emin olduğum bir kızı almış sırıtarak bana bakıyordu. Ne dönüyordu lan bu aptal yerde.

Barış düşüp bayılacak kadar şaşırdığına göre o ayılık bir mevzu yoktu. Berra'nın ne işi vardı bu topçu topluluğuyla anasını satayım.

Ayıp olmasın diye ayağa kalkıp Berra'dan başlayarak barış hariç herkesin elini sıktım.

"Hoşgeldiniz"

Berra sert bir tepki vermediğim için minnettar olduğunu belirten bir bakış atarak masaya oturdu.

"Ben Naz'la geliyordum sonra yolda Berkan'larla karşılaşınca onlar da gelsin dedim"

Naz diye bahsettiği kumral uzun saçlı kız olmalıydı zaten başka kız yoktu. Gerisini de tanıyordum. Kerem ve Berkan'dı. Bir tek kara çocuğu tanımıyordum.

"Sorun yok canım kalabalık olmuş olduk daha iyi oldu"

Kibarlığımdan ödün vermeden insanlara gülümsemiştim ama elbette Berra'ya ufak bir ayar çekecektim yanlız kaldığımızda.

Yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle irkilerek sandalyeyi çeken kişiye baktım. Rize ayısı maşallah dibime oturmuştu belli ki sinir kat sayımda ufak bir değişiklik yapacaktı yine.

"Sürpriz yumurtadan çıkar gibi karşıma çıkıp durma işini iyice abarttın Zuhal hanım"

Masanın altından bacağına canını acıtacak bir yumruk atıp gülümseyerek kulağına yaklaştım.

"Sen benim karşıma çıkıyorsun asıl insan azmanı , ben şikayet etmiyorum sana ne oluyor"

Masanın altından yumruğumu tutup yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verdi.

"Bana bir daha vurmaya kalk bak ne oluyor"

Elimi ondan kurtarmaya çalışırken diğer insanların bize bakmadığına emin olduktan sonra ayağına bastım bu defa.

"Ne olurmuş küçük bey bir daha vurmaya kalkarsam?"

Bacağımı bacağıyla sıkıştırıp bir süre insanları dinliyormuş gibi yaptıktan sonra "üç gün içinde Rize'ye iade olursun canım tepemin tasını attırma" diye fısıldadı. Bir elim elinde bir bacağım onun bacağının altında resmen kapana kısılmış fare gibi hissediyordum kendimi. Emine teyze bunu her halde ortaokula kadar falan emzirmişti bu nasıl güçtü böyle Allah'ım.

"Sen iade olma da Rize'ye kart zampara" dediğimde öfkeyle gözlerini kırpıştırmış derin bir nefes almıştı. Yavaş yavaş çığrından çıkıyordu kart zampara. Damarına basıyordum sanırım.

"Sen ne iş yapıyorsun Zuhal tanışamadık"

Naz'ın sorusuyla Barış'a ters bakışlar atmayı kesip Naz'a doğru döndüm.

"Teknik ofis mühendisiyim ben, sen ne iş yapıyorsun?"

Gülümsemesi yayılırken gözleri Kerem'e kaydı.

"Menajerim ben de, Berra'yla aynı ajanstayız zaten"

Berra elini Berkan'ın omzuna koyup gülümseyerek "bu yakışıklı tosunların menajerleriyiz işte" dediğinde Berkan denen çocuğun yüzü düşmüştü. Çocuğun yüzünün düştüğünü Berra ve Naz dışında herkes anlamıştı. Naz'ın geldiğinden beri gözleri Kerem'e kayıyordu, Berkan'ın da Berra'ya. Bu aşağılık ortamda ne döndüğünü öğrenmezsem çatlardım. Barış zamparasından da elimi ve bacağımı hâlâ kurtaramamıştım birde meraktan harap oluyordum.

Oturduğundan beri neredeyse hiç konuşmayan çocuğu gözümle Barış'a işaret ettim. Eyüp'tü sanırım adı.

"Şu uşağı kendime istiyrım"

Kaşlarını olabildiğince çatarak elimi daha sıkı tuttu.

"O uşağı boğdurtma bana"

Omuz silkerek şımarıkca" istiyrım yaa" dedim.

"Birlikte cici bebe yersiniz artık"

Ne saçmalıyordu bu be.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Gülmemek için dudaklarını ısırarak" o çocuk Doruk Ali'den küçük" dedi.

Ne!

What!

Allah'ım sana geliyorum.

"Uydurma"

Elimi tutan elini çekerek ağzına kapadı.

"Utanmıyorsun da ya istıymiş birde"

Utançtan yerin dibine girmek üzereyken Berra'nın kahkasıyla irkildim.

"Barış'la, Zuhal memleketli memleketliyi gurbette şey yapar misali niye birbirlerini dövecek gibi bakıyorlar"

Harbiden Berra haklıydı. Barış ayısı gözleriyle bana resmen sövüyordu.

"Naz kahveni yarım bıraktın bir sorun mu var?"

Kerem'in sorusuyla heyecanla Naz'a baktım. Aşk zamanı yaşasın.

"Bir şey yok ya üşüdüm biraz canım ondan istemedi"

Allah'ım lütfen Kerem ceketini çıkarıp versin. Aşk görmeye ihtiyacım var.

Ben film izler gibi onlara dalmışken Barış ayısı kolumu dürttü.

"Gözlerini dikerek bakma insanlara ayıp denen bir şey var"

Ahlak bekçisi ayıp ne biliyor muydu acaba.

"Sussana sen heyecan yaptım şurada"

Kahvemi bile içmemiştim heyecandan.

Barış nihayet bacağını çekince ayağa kalkıp kızlara döndüm.

"Ben lavaboya gidiyorum siz de gelin"

Kızlar ayaklanırken Berkan gülerek" abi ne yapıyorsunuz merak ediyorum" dedi.

Berra, dudaklarını büzerek Berkan'a"sana ne" diyince ofladım.

Okuldayken de böyleydi bütün erkekleri kaçırıyordu gavur gibi konuşup.

10 dakika sonra

Gözlerimi irice açarak naz'ın omzuna vurdum.

"Şimdi sen Kerem'den hoşlanıyorsun o seni arkadaş olarak görüyor, Berkan da Berra'dan hoşlanıyor Berra onu arkadaş olarak görüyor doğru mu anladım"

Yumruğumu Naz'a doğru uzatıp kız tokalaşması yaptıktan sonra "o iş ben de"dedim.

Naz heyecanla baksa da Berra bu işin sonunda burnumuzun boka batacağını hissedercesine kaşlarını çatarak ofladı.

...

Hasta olduğumdan biraz baştan savma yazdım kusura bakmayın

Yine de bence çok kötü değil

Yazması Oyalı / Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin