4: "acıyan sadece yaram değil"

1 0 0
                                        

##

Taehyung, biraz tedirginlik ve biraz da heyecan içinde yemekhaneye indi. Aslında içten içe soğuk havada beklediği için kendine kızıyor, bunun acısının yine kendisinden çıkacağını biliyordu. Soğuk havanın etkisiyle hem öksürüyor hem de hapşırıyordu.

Yemekhane ağzına kadar doluydu, herkes kahvaltı için inmişti. Jungkook ise bir kızın yanında sohbet ediyordu. Yanlarına gidip konuşmaya oldukça çekinmişti. Bunun yerine Jungkook'un göreceği şekilde uzak bir kenarda onu fark etmesini bekledi. Aralarında konuşup gülüyorlardı. Kız, Jungkook'un dediği bir şeye yüksek sesle kahkaha attı. Ardından Jungkook başını sallayarak ayaklanıp Taehyung'a doğru yürümeye başladı.

Onu hiç bu kadar yakından görmemişti. Her bir adımında etrafta onları izleyenlerin sayısı çoğalıyordu. Jungkook kafasındaki hain planlarla ve yüzünde kendinden emin gülüşüyle Taehyung'un karşısında durdu.

"Selam, Taehyung." Taehyung üzerindeki gözler yüzünden biraz tedirgindi. Kelimeleri doğru seçmek için iyice düşünüyordu. Jungkook anlamsızca onu seyrederken neden cevap vermediğini anlamlandırmaya çalıştı. Elini sağa sola doğru salladı. "Hey, orada mısın? Dünya'dan Taehyung'a," Taehyung transtan çıkınca elini kaldırıp selamladı.

"Selam, beklerken dalmışım biraz." Gülümseyerek baktı. Jungkook anlamış bir şekilde başını salladı ve aynı şekilde gülümsemedi. Taehyung bu yüzden gülümsemesini hemen sildi.  "Gel kahvaltı alalım." Başını sallayarak Jungkook'un peşinden ilerledi.

Sıraya girdiklerinde Jungkook'u gören herkes sırasını ona veriyordu. İçlerinden iri yarı bir çocuk Taehyung'un geçmesine müsaade vermedi. "Hayrola, sen nereye? Biz sıramızı Jungkook'a veriyoruz." Taehyung olduğu yerde çivilendi, Jungkook ise içten içe sırıtıyordu. Eliyle 'sorun değil' dedikten sonra yoldakiler açıldı. Taehyung da onun arkasından ilerleyerek yemeklerin önünde durdular. "'Ajhumma kahvaltı alacağız biz."

"Jungkook, sen daha bir saat önce yemedin mi? Her saat sana yemek mi vereceğiz?" Jungkook içten içe küfür ediyordu. "Ajhumma sen beni birisiyle karıştırmışsındır. Sabah geç kaldım okula." Taehyung duyduklarından bir anlam çıkartmaya çalışıyordu. "Yavrum benim aklımla dalga mı geçiyorsun? Neyse, bay Jeon'un hatrına vereyim bari." Taehyung bir şeyler sezmişti ancak emin olamıyordu. Sessizce yemeğini alıp Jungkook'un arkasından ilerlemeye başladı. "Yaşlandıkça unutkanlık başlıyor tabii,"

"Öyle deme, kadının başında birsürü öğrenci oluyor kafasının karışması normal." Jungkook başını salladı. Yemeğini hızlı hızlı yiyor, bir yandan da Taehyung'a bakıyordu. "Senin hakkında bir şeyler duydum."

Taehyung'un kaşları çatılmıştı. "Hangi anlamda?"

"Derslerin çok iyiymiş ama kimseye not vermiyormuşsun." Doğruydu. Taehyung not konusunda oldukça katı birisiydi. Derste uyumak yerine not tutabilirlerdi, bu yüzden kimseyle paylaşmazdı notlarını.

"Oh evet, doğru duymuşsun. Yoksa not mu isteyeceksin?" Jungkook başını sağa sola salladı.

"Hayır, istesem de vermezsin. Proje ödevim var ancak matematiğim çok berbat. Belki yardımcı olmak istersin? Ah, bu arada bedavadan yaptırmam, para da alırsın." Taehyung uzunca düşündü. Kimseye göstermediği iltiması ona göstermeyi pek istemiyordu ancak yine de yapacaktı. "Tamam, kabul. Projenin konusu ne?"

"Matematik tarihi ve matematik dahilerinin icat ettiği formüller. Fiyatını sen belirle."

"Bunu daha sonra konuşuruz. Aslında dediğin kadar zor bir konu değilmiş." Jungkook gülmeye başladı. Taehyung neye güldüğüne anlam veremiyordu.

Ai ajuns la finalul capitolelor publicate.

⏰ Ultima actualizare: Feb 16 ⏰

Adaugă această povestire la Biblioteca ta pentru a primi notificări despre capitolele noi!

it's snowing like it's the end of the worldUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum