Yazması Oyalı

5K 214 96
                                    

Tahmin ediyorum ki insanlar benden bir cevap bekliyorlardı ama benim pek niyetim yoktu. Koca bir adamın bakıcısı gibi hayatına müdahale etmeye kalkmayacaktım zaten o da laftan anlayan biri değildi ama nihayetinde karşımda beni ümit dolu gözlerle izleyen üçlünün de kalplerini kırmak istemezdim en iyisi geçiştirmekti.

"Hallederiz"

Annem cevabımdan tatmin olmadığını belli edercesine gözlerini açarak terliğini işaret etti. Hallederiz benim lügatımda bir tür geçiştirme, karşımdaki insanı alaya alma lafıydı sanırım annem bunu keşfetmişti. Annemin azabına kurban gitmemek için samimi olduğunu düşündüğüm bir ses tonuyla" hiç merak etme Emine teyze konuşurum ben Barış'la" dedim. Tonlarca arkadaşı vardı ablaları vardı ama Barış'ı imana getirme görevi bana düşmüştü inanamıyorum. Çocukluğundan belliydi zaten ama bunun başıma ileride de dert olacağı, sokakta deli danalar gibi koşardı ertesi gün de teneffüs arasında sağlık aşığı annemden gizli aldığım abur cuburları anneme ispiyonlamakla beni tehdit eder ödevlerini yaptırırdı.

Baş belası dönüp dolaşıp yine benim başıma dert olmuştu pes!

"Neyse biz gidelim Nilüfer, Zuhal kızıma gitmeden kadayıf yaparsın sen, dinlensin o da "

Ayaklandıklarını anlayınca ben de oturduğum koltuktan kalkıp uğurlama faslına geçtim.

Emine teyze salon kapısını geçmeden sarıldığım esnada kulağıma" sen bu gece ona instegramdan da yaz tanısın seni gidince şaşırmasın" demeyi es geçmedi. Keşke bilseydi Barış'ın beni unutma ihtimali olmadığını. Gece bakkala giderken arkasından garip sesler çıkarıp şeytan seni almaya gelmiştir herhalde diyerek korkutmuştum zavallıyı o gün o kadar ağlamıştı ki uzun süre geceleri kabus görmüştü. Emine teyze bize her oturmaya geldiğinde Barış'ın kabus gördüğünden bahsedip neyden korkuyor bu çocuk derdi. Allah affetsin o zamanlar ben kapı arkasından gülerdim şuursuzca. Barış'ın çocukluğunun katiliydim nasıl unutsun beni zavallı zampara.
...

2 gün sonra

Üç Silahşörler eşlerinin namaza gitmesini fırsat bilip yine bizde toplanmışlardı. Gündemde bugün annemin teyzesinin kızı isminur teyzenin büyük kızının kocasının dükkanı batırması, adını unuttuğum bir gündüz kuşağı programında haftanın birincisi olan kadının altınları, piyasaya yeni girmiş bir perde modeli, yaren ablamın yeni doğmuş oğluna kayınbabasının adını koymayıp uzay koyması ve takdir edersiniz ki magazinin paşası, Rize'nin ayısı vardı.

Konuşacak başka konu bulamamış gibi dönüp dolaşıp konuyu yine zampara herife getirmişlerdi.

"Birde aramış annem nasılsın diyor, annen senin gibi oğlu olur da iyi olur mu"

Durdu teyze üç gram olan yanaklarımı anne edâsıyla sıkarak "az dayan bacım boncuk onu yola getirir" demişti. Barış'ı bence Nihat Hatipoğlu bile yola getiremezdi ama neyse. Zaten bir kere evine gider annen uslu durmazsan seni karıya verecek der kendi halimde takılır giderdim sonra, boş yere kadınları üzmeye gerek yoktu. Bu arada şaka yapmıyorum Emine teyzenin gerçekten Barış'ı karıya vermek gibi bir planı vardı ama küçük deyip kıyamıyordu da bence kesinlikle evleneceği kadına acıdığındandı.

3 gün sonra

Otobüsün kalkmasına saatler kala cümbür cemaat otogardaydık yine. Annem neden uçağa binmedin diye inatla söyleniyor babam yolu hesaplıyor Zümrüt sırt çantamdaki atıştırmalıkları yiyor, durdu teyze ve Emine teyze dua okuyordu.

Derin bir nefes alıp Emine teyzenin elime tutuşturduğu adres ve telefon numarasına baktım. İnanır mısınız bilmem ama yeni bir iş yeni bir evden daha çok beni geren kesinlikle bu barış olayıydı. Onu en son üniversite sınavına girmeden önce görmüştüm sonra benim üniversite'yi Adana'da okumam onun Ankara'ya transfer olması derken yedi sekiz yıl boyunca hiç karşılaşmamıştık. Birden karşısına pat diye ben sana bakıcılık yapmaya geldim demek ayıp geliyordu bana ki ayıptı da zaten. Onun açısından oldukça gurur kırıcıydı da. Ortaokul öğretmenimin oğlu gelip bana aynısını dese şahsen ben okkalı bir küfür ederdim. Barış'ın da yapacağı oydu.

Yazması Oyalı / Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin