"Buraya seni uyarmaya geldim. Alfa'da her şey karıştı."
Söylediklerini dikkatle dinlemeye çalışırken Minhyuk yatağa oturdu ve onun en azından arkasına yaslanmasını sağladı. Yook Sungjae, kaşlarını çatıp bu yeni bilincine alışmaya çalışır gibi etrafa bakarken Minhyuk onun sakinleşmesi için omzunu sıvazladı. "Kendine fazla yükleniyorsun."
Sungjae derin bir nefes alıp kendi yüzünü avuçları arasına aldı. "Şimdi anlıyorum..." dedi yeniden ona bakıp. "Sana söylemem gereken şeyler var." Sanki ne söylemesi gerektiğini hatırlamaya çalışıyormuş gibiydi, kendini tekrar ediyordu. Kafasının ne kadar karıştığını anlamak zor değildi. Minhyuk onun saçlarını okşayıp komodindeki su bardağını uzattı. "Önce sakinleş, bir yere kaçmıyorum."
"Özür dilerim." dedi, Sungjae mırıldanarak. "Fazla vaktim yok, sıçrama yalnızca iki günlük."
Minhyuk onu başıyla onaylarken soğukkanlı kalmaya çalışıyordu ancak üst birimlerin kimseyi iki günlük bir sıçrama için böylesine tehlikeye atmayacağını biliyordu. Olayın ciddiyetinin farkındaydı.
"Ben..." Sungjae derin nefesler alarak etrafına baktı. "Buraya geldiğimi bilmiyorlar hyung." Gözlerini kırpıştırarak ona bakmış ve derin bir nefes almıştı. "Üst birimler senin de burada olduğunu bilmiyorlar."
"Nasıl-" Minhyuk fısıldayıp ona sormadan önce durumu anlamaya çalıştı. Burada olduğunu bilmemelerinin ihtimali olamazdı üstelik birim mühendisi Lee Changsub onu göndermek için izin aldığını söylemişti. Burada olduğunu bilmiyorlarsa Alfa'daki bilinçsiz bedeni ne durumdaydı?
"Beni iyi dinlemelisin." Sungjae onu omuzlarından tutup fısıldadı. "Üst birimler hepimizden önemli bilgiler saklıyor ve üst birimlerin bu işine kabul ettiği görevle birlikte Yoon Soohee de dahil oldu."
Sözlerini toparlayamıyor ondan duymayı en son isteyeceği şeyi söylemesine hazırlanmak için zihnini zorluyordu. Şimdiye kadar aldığı her görevde Alfa'ya sadık kalmıştı ve şimdi kontrolünde olmayan durumlar yüzünden Alfa'ya olan sadakatinin tehlikeye atılmış olması en çok korktuğu şeydi. "İki haftadır buradayım, nasıl bilmiyorlar?"
Sungjae gözlerini kaçırdı, "Geri döndüğünde hemen suçlanmaman için Lee Changsub herkese senin bir önceki sıçrama sonrası sağlık problemleri yaşadığını söyledi, bir çeşit komada olduğunu sanıyorlar." Sungjae başını sallayıp söylemesi gereken her şeyi hatırladığından emin bir ifadeyle devam etti. "Seni bu konuda uyarmaya geldim. Burada olduğunu sadece ben, Seo Eunkwang, Lee Changsub ve birkaç teknik çalışan biliyor."
Minhyuk bir süre bakışlarını yere çevirdi. Aklındaki düşünceleri toparlamaya çalışıyordu. Lim Hyunsik'i ve Jung Ilhoon'u düşündü. "Siz bir... İsyan mı planlıyorsunuz?"
O bu soruyu sorar sormaz Sungjae hızlı bir "Hayır." ile onu yanıtladı. "Sadece bizden neyin gizlendiğini anlamaya çalışıyoruz. Söylediğim gibi bize katılmak zorunda değilsin, uyandığında bir sıçramadan değil, bir komadan uyanmış gibi davranman yeterli."
Derin bir nefes alarak Minhyuk ayağa kalktı ve odada birkaç kez dolaştı. Lee Changsub onu haberi olmadan bir oyunun içine sokmuştu, her ne kadar onun bu konuda çaresiz olduğunu anlıyor olsa da bu, ona sormadan takımıyla ve göreviyle ilgili verilen ilk karar değildi ve sınırlar çoktan aşılmıştı. Eğer uyandığında bir komadan uyanmış gibi davranmaz, onların planını ele verirse bu işe çoktan dahil olduğu için kendisi de suçlanırdı. "Planınız ne?" dedi mırıldanarak. "Neden benimle bunu paylaşmadan dahil ettiniz beni?"
"Çünkü... İlk görevden dönüp raporunu verdiğinde üst birimler seni görevden almayı hatta tutuklamayı düşünüyordu. En başında Lee Changsub'un seni sağlık biriminden çıkarmamasının sebebi buydu." Sungjae açıkladığında, "Neden?" diye sordu Minhyuk, kimseye güveni kalmamış gibi hissediyordu. Hatta Alfa'ya kendinden bile daha sadık olan benliğine bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
11HT29
FanfictionYeniden hiçlik. Siyah ve mavi. Kesik siren sesi. Kırmızı. Düşüş. Paralel evrenlerin varlığını ve onlara yolculuk etmenin bir yolunu bulan Alfa evreninin başarılı askeri ve takım lideri Lee Minhyuk görevlendirildiği Beta evreninde bildiği tüm doğrul...