38• "Bay Hwang"

729 151 57
                                        

Oy ve yorum 🍫
•••

"Anladım... Demek annem seni yoklamış ha? Acaba sevgime karşılık vermesen ne yapardı?"

"Şey gülerek gitmeyeceğinden eminim."

Mezar başına gözlerimiz dolu dolu gülümseyerek birbirimize baktık. Benim konuşmamdan sonra Hyunjin'e rüyamda olan şeyi anlatmıştım ve bir tur da bunun için ağlamıştık. İki sulu göz olarak yapacak bir şeyimiz yoktu. Öylece ağlıyorduk ama bir yandan da ikimizin iyi hissettiğini anlayabiliyordum. İyi gelmişti bu buluşma.

"Bence iyi anlaşırdınız yani demek istediğim... Annem yaşasay-"

"Serena teyze rüyama girdi resmen onay verdi bana, diyorum sense yaşasaydı iyi anlaşırdınız diyorsun." Adımlayıp tam yanına gelince durdum. "Biz zaten iyi anlaşıyoruz."

Tatlı tatlı baktığımda o kadar güzel baktı ki bana. Yanaklarını pembeleştiğini hissettim. Sevgi yumurcağı gibi hissediyordum. O kadar güzel ve fazla seviyordu ki beni, bu hisse engel olamıyor her an daha çok seviyordum onu.

"Durum buysa bir şey anlatmama gerek yok gibi. Bizi izliyormuşsun zaten anne. Umarım seni kızdıracak bir şey yapmamışımdır."

"Bence her kendine bakmadığında sana kızıyor benden söylemesi."

"Bunu kendini tüm gece balkona kitleyen bir ayıcık mı söylüyor?"

Diyecek bir şey bulamadığımda omzunu silktim. Utandığımda yapabileceklerimin cidden sınırı yoktu. Bu yüzden kendimi savunmayacaktım. "Bugün annem de babamda eve geç gelecek. İlerideki çiçekçiden çiçek alıp bizde buraya dikelim mi? Sonra da veda eder ve onun en sevdiği yemeğin yeriz. Sahi. Serena teyzenin en sevdiği yemek ne?"

Güzel olduğunu düşündüğüm planım Hyunjin'in durgun yüzünü görmemle sekteye uğradı. Ah. Resmen salaklık etmiştim. Hyunjin annesini kaybettiğinde küçüktü yani bu gibi detayları hatırlamaması çok normaldi. Yutkundum ve koluna tutundum. Düşünüyordu ama hatırlayamayınca kötü hissedip belki de ağlayacağından emindim. Gerçekten gerizekalıyım. Böyle bir şey dememeliy-

"Bibimbap."

Hyunjin'in sesine benzeyen ama bir o kadar da kalın çıkan sesi duymamla hemen soluma döndüm. Ellili yaşlarda takım elbiseli bir adam vardı karşımda. Saçlarını geriye doğru taramış bir eli cebinde bize bakıyordu. Yanında ise kalem etek giymiş kadın dosyaları taşıyordu. Eteğiyle uyumlu siyah ceketinde ise...

Hwa şirketinin amblemi vardı.

Fark ettiğim şeyle hemen Hyunjin'in elini tuttum. Buz kesmişti resmen. Çok soğuktu ve titriyordu sanki. Yutkundum. Babasıyla denk gelmemek için ölüm yıl dönümünden iki gün önce gelmiştik ama olan şey buydu işte. Kaçtığımız şeye yakalanmıştık. Bay Hwang buradaydı ve odağı da tamamen bizdeydi. Derin bir nefes aldım.

Ne olursa olsun. Ne olursa olsun Hyunjin'in incinmesine izin vermeyeceğim.

"Serena bibimbap severdi. Kore'ye bu yüzden geldiğini söylerdi hep. Bu sayede tanışmıştık. Hatırlamıyorsun demek."

Yerdeki taşı alıp suratına atmamak için zor duruyordum şu an. Ulan götüm senin yüzünden unutmuş olabilir mi çocuk?! Hani sen ona iyi davranmadın diye hayatını zindana çevirdin diye olabilir mi mesela? Ona annesini anlatan varmış gibi konuşuyor pislik herif. Asla Hyunjin'in suçu değildi bu. Çocuk kendi evinde kalmıyordu ya. Annesinin yaşadığı, anılarının olduğu evden beş yıldır uzaktaydı Hyunjin. Kimsesizdi o. Ailesi varken kimsesiz olan biriydi.

"Konuşmuyor musun? Dilini mi yuttun? Buraya gelmeye yüzün var ama konuşmaya yok mu?"

'Öz annesinin mezarına gelmesi yüzsüzlükse yeniden evlenen sizin burada olmanız ne kadar doğru?' diyip göt edesim vardı ama işte. Elimi sıkan Hyunjin bana kalırsa bir şey söylememem için yapmıştı bunu. Çok saçma. Böylece durup bayan Serena'nın başında meymenetsizin abuk subuk konuşmasını dinliyorduk.

Chocolate •Hyunin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin