Yaman Karer, küçük yaşta arkadaşlarıyla oynamak için geldiği Silopi'nin bir köyünden sabaha karşı kaçırılıp, yıllarını geçirmek üzere o dağa hapsedilir.
Askeri bir kurgudur.
Uzun, hikayenin biraz daha yön değtireceği bir bölüm. Kitabı da ne ara yarıladık anlamadım bile. Keyifli okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨
Küçük çocuk uzun koridorda koşarken arkasından onu yakalamaya çalışan askerlere baktı. Mert ve Hakan koşuyordu ama amaçları küçük çocuğu yakalamak değildi. Yoksa şimdiye kadar çoktan yakalamışlardı.
Omuzunun üzerinden arkasından gelen bedenlere bakarak koşarken birisine çarpmasıyla kalçasının üzerine yere düştüğünde Ahmet ve Hakan aynı anda durdu.
Yaman kafasını kaldırıp son zamanlarda sürekli babasının etrafında dolaşan mavi gözlü çocuğa baktı. Çattığı kaşlarıyla yerdeki bedenine bakıyordu. Gözleri simsiyah olmuş sağ eline kaydı, yağ gibiydi. Ayrıca General'in olduğunu bildiği künyenin zincirini eline öyle sıkı dolamıştı ki parmaklarına zar zor kan gittiğine emindi.
"Abi" dedi Yıldıray kafasını kaldırıp. "Eline ne oldu?"
Hakan abi sabahtan beri çocuk eğlediği için yorgun bir sesle "Tankın egzoz borusuna soktu" dedi. Yıldıray kaşlarını çatıp aşağıda duran kısa şeye baktı.
Yaman yerden destek alarak hızla kalktı, tekrar kaçmak istediğinde omuzlarından tuttu. Yaman hırsla "Çekil Vıldırav" dediğinde çocuk iyice kaşlarını çattı.
"Sen ilk önce adımı düzgün söyle" dediğinde Yaman sert bir soluk verip omuzlarındaki ellerine vurdu. "Bırak, kaçmam lazım"
"Baban seni çağırıyor"
"Ya Bırak!" diye son sesiyle çığlık attığında Yıldıray suratını buruşturdu ama ellerini çekmedi. Birden yüksek sesle bağırmalarına alışmıştı.
"Deli danalar gibi bağırmazsan akşam seninle kurt baba oynarız" dedi hafifçe suratına doğru eğilip. Yaman gözlerinin hizasında duran masmavi gözlere baktı doğru söylediğinden emin olmak ister gibi.
"Yalancı ölsün" dediğinde Yıldıray gözlerini devirdi.
"Yalan söylemiyorum" dedi. Yaman en sonunda ikna olup kollarını kaldırdığında Yıldıray hafifçe sırıtıp onu kucağına aldı.
Yaman yağlı elindeki künyenin isim yazan kısmını ağzına almak istediğinde Yıldıray elini tutup indirdi. "Yapma" dedi, bırakır bırakmaz tekrar ağzına doğru götürdüğünde "Yaman!" dedi öfkeyle.
Yaman bıkkınlıkla nefesini üfleyip kafasını omuzuna bıraktı, Yıldıray Ertunga'nın odasına doğru ilerlerken omuzunda hissettiği dişlerle irkilip hızla omuzunu geriye doğru çekti. "Yaman yapma" dedi öfkeli bir ses tonuyla.
Yaman gülerek salya yaptığı omuzuna tekrar yanağını yasladı. Yıldıray kafasını sabır diler gibi hafifçe sağa yatırıp yürümeye devam etti. Omuzunu ağzına tekrar aldı ama ısırmadı, Yıldıray'ın tepkisiz kalması uğraşma hissini keserken derin bir nefes verip çıkıntılık yapmayı bıraktı.