29

7.3K 253 70
                                    

Pars silahı beline geri koydu.

"Ciddi değilim. Böyle olması gerekirdi ama olmayacak. Patronla konuşurum. Sen odana geç hadi."

Parstan hızlıca uzaklaştım ve odama gittim. Kapıyı arkamdan kilitledim.

Çok korkuyordum. Gökhanı istiyordum.

"OF  gökhan neredesin? Gel artık."

Odanın balkonunda oturdum. Etraf bir kale gibi korunuyordu.

Geç saatlere doğru iki arabanın geldiğini gördüm. Birinci arabanın kime ait olduğunu biliyordum. Heyecanla ayağa kalktım.

"Gökhan!"

Aşağı inecekken biraz daha dikkatli baktım. Bir ara değildi. Onlarca araba gelmişti. En öndeki araba gokhanindi. 

Gökhan beni balkondan gördü ve gülümsedi.

Odaya geri girdim. Kapıyı açacakken silah sesi duydum.

"Gökhan? Baba?!"

Kapının kilidini açtım. Pars karşımdaydı.

"Çabuk ol. Saklanmalisin."
"Çek ellerini ben gökhana gidiyorum."
"Selin öleceksin! Bir defa olsun söz dinle."
"Bırak diyorum sana."

Pars beni kucağına aldı.

"Yeter artık gidiyoruz."
"Bırak beni!"

Aşağı indik. Pars beni bıraktı. Babamın odasindaydik. 

"Neler oluyor?"
"Kızım hemen saklanmalısınız."
"Saklanmicam. Gökhana gidicem."
"Sonun alp gibi olsun diye mi gideceksin!"
"Ne? Nolmus abime?"

Babam ve pars birbirine baktı. Pars konuştu.

"Gokhanin evinde abini öldürmüşler.  Yoksa onu da getirecektik. "
"Ne?"

Gözlerim doldu. Başım dönmeye başladı. Inanamadim.  Abimin öldüğüne inanamadim.

"Hayır hayır hayır. ABIIIIII!!!! AAAAA!!"

Dizlerimin üstüne düştüm pars beni tuttu.

"Hadi selin."
"Abi..."

Bilincim kapandı. Abim ölmüştü. Buna inanmak istemiyordum. Kalbimin acısına katlanamiyordum ama abim ölmüştü.

Gözlerimi açtığımda arabadaydım. Gözlerimi hafifçe açıp şoföre baktım. Gökhan'dı.

"Gökhan..."

Gökhan dikiz aynasindan bana baktı. Ardından hiç tepki vermeden arabayı kullanmaya devam etti.

Koltukta oturdum.

"Gökhan ne oluyor?"

Çok sakin bir yerdeydik. Bir orman yolundaydık. Hava çok güzeldi. Yol bomboştu. Güneş yeni doğmuş gibiydi. Kuş civiltilarini duyabiliyordum.

"Gökhan noluyor? Niye konuşmuyorsun?"

Gökhan sessiz kalmaya ve yolu izlemeye devam etti. Başıma şiddetli bir ağrı girdi. Bayılmadan önce olanları düşündüm.

Abim...

"Abim!"

Abim ölmüştü. Bunu düşünerek ağlamaya başladım.

"Gökhan ne olduğunu anlat artık bana! Abim gerçekten öldü mü? Sen mi öldürdün onu cevap ver bana."

Gökhan tepkisizliğini koruyordu. Ona dokundum. Kendini geri çekti.

"Selin biraz sakin olsan iyi olacak."

Yan koltuğa baktım. Hiç tanımadığım birisiydi.

"Sen kimsin?"
"Daha önce tanisamadik biz. Ferdi ben."

Ferdi bana el uzatacakken Gökhan'ın bakışı ile bunu yapmadı.

"Gökhan ne oluyor diyorum. Niye konuşmuyorsun. Niye bir şey demiyosun. Niye Alp ölmedi demiyorsun!"

Ferdi torpidodan çıkardığı mendilleri bana verdi.

"Kısa bir yolumuz kaldı. Bunlarla idare et."

Elimdeki pecetelere baktım.

"Dalga mı geçiyorsunuz siz benimle! Ne oluyor burda? Babama noldu? Niye kimse bana bir şey anlatmıyor. Gökhan niye konuşmuyorsun. Gökhan korkuyorum bir şey de."

Gökhan şarkı açtı. Yalın "Bir Bahar Akşamı" çalıyordu. Beraber dinlemeyi en sevdiğimiz şarkıydı.

Ağlamalarımı tutamıyordum.

"Gökhan..."

Biraz daha ilerledikten sonra Gökhan arabayı durdurdu. Bir uçurumun kenarındaydık.

Gökhan arabadan indi. Yine tek kelime etmemişti. O indikten sonra Ferdi bana döndü.

"Hadi in. Geldik."
"Nere burası? Niye geldik buraya?"
"Bak selin. Camdan dışarıya bak."

Çok güzel bir manzara vardı. Güneş yeni doğmuştu. Hava çok serindi. Gökyüzünün mavisi bile mükemmeldi.

"Manzara çok güzel ama yol burada bitti. Burası yolun sonu selin. Daha ilerisi yok."
"N-ne demek oluyor bu?"
"Hadi in Selin."
"İnmicem."

Ağlıyordum. Korkuyordum. Kafamı çok hızlı iki yana salladım.

"Hayır istemiyorum."
"Selin, o Gökhan. Gökhan abin. Hala aynı kişi. Gökhan Şen."
"Gökhan Çelik..."

Elim titreye titreye kapıyı açtım. Bacaklarım titriyordu. Ne olacağından emin değildim. Zar zor ayağa kalktım.

Ferdi ben çıktıktan sonra şoför koltuğuna geçti ve arabayı götürdü. Gökhan manzaraya bakıyordu. Elleri cebindeydi. Onun yanında geçtim. Ona uzun uzun baktım ama bana bakmıyordu. Ben de onun baktığı yere bakmaya başladım.

"Abime ne yaptın?"
"Yapmamam gereken bir şeyi yapmadım."
"D-doğru mu babamın dedikleri. Öldü mü abim? Sen mi öldürdün?"

Gökhan cevap vermek yerine uzaklara bakmaya devam etti.

"Sana inanamıyorum. Nasıl yaparsın bunu?"
"Bir baskasina inanır mıydın?"
"Senin abimi öldüreceğine asla inanmazdım. Herkes neyse ama benim yerime abimi seçtin sen."
"Ama abin senin veya babanın veya o süslü hayat yerine beni seçmedi."

Gökhan bana baktı.

"Çok şey yaptım bu zamana kadar Selin. İnanamayacagin çok şey yaptım selin. Ama hiçbir zaman sebepsiz yapmadım."
"Kardeşini öldürmek için bir sebebin mi vardı yani."
"Vardı."
"Bahanen vardı."
"O beni öldürmeden ben onu öldürdüm."
"Hayır bunu yapmadın."
"Uykun var mı selin?"
"Ne diyorsun sen?"
"Manzaraya bakınca uykun gelmiyor mu senin de?"

Ben Gökhan'a bakıyordum. Oysa manzaraya.

"Gökhan-"
"Gerçekten çok şey kaçırıyorsun. Belki de son şansın."
"Ne demeye getiriyorsun?"
"Dünyaya son kez bakma şansın olmadığını nereden biliyorsun?"
"Gökhan..."

Ne demek istediğini anlamıştım. Dediği gibi yapıp manzaraya son kez baktım.

Ben uzaklara dalmış ağlarken Gökhan da yavaşça arkama geçti.

Bu seferki sebebi neydi bilmiyordum. Ama dediği gibi bir şey yapıyorsa aklında bir planı vardır. Abim onu bana hep öyle anlatmıştı.

Manzara koca bir karanlığa büründü.


Abimin arkadaşı (+18) -Yeniden YazılıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin