"- Kim var orada?!"
"- Ah, lanet olsun." Diye mırıldanan Meredith'e korkuyla baktım. Birkaç saniye duraksayan kız fısıltıyla konuşmaya başladı. "- Bir planım var Gracelýnn. Ama bana uyman gerekiyor."
"- Nasıl?"
"- Sadece ben konuşurken sesini çıkarma tamam mı?" Onu başımla onayladığımda elimden tutup beni kendisiyle beraber çöktüğümüz yerden kaldırdı ve erzak yığınının arkasından çıkardı.
Ben şaşkınlıkla nefesimi tutmuşken birden mahçupmuş gibi bir ifade takındı. Ve kapıda duran, siyah saçları sıkı bir topuzla başına sabitlenmiş orta yaşlı kadına döndü.
"- Madam, biz gerçekten özür dileriz. Geceleri ortalıkta dolaşmamızın yasak olduğunu biliyoruz ama gerçekten çok acıktık. Bizi affedin."
"- Ah sizi küçük hırsızlar! Kendinize verilen yemekler dışında bir şey yiyemezsiniz, öğrenemediniz mi hâlâ?" Duraksadı.
"- Ayrıca sizi daha önce haremde görmemiştim. Yeni mi geldiniz?"Meredith'in dudağının köşesi çok kısa bir an yukarı kıvrıldı ama o kadar kısaydı ki sadece ben farkettim.
"- Evet Madam. Buraya henüz alışamadık, o yüzden lütfen bizi bağışlayın. Bir daha kuralları çiğnemeyeceğiz söz."Derin bir nefes veren kadın kaşlarını çattı.
"- Kes, uzatma. Harem ağasına sizi söyleyeceğim cezanıza o karar verir. Şimdi gidin çabuk hareme. Derhal yataklarınıza!"Kadının çığırışıyla aceleyle elimden tutup beni beraberinde götüren Meredith ile odadan çıktım. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama Meredith koridorun sonunda ufak bir duraklamadan sonra genç bir kızın girdiği sağ tarafa dönmüş ve aynı kızı takip ederek haremi bulmuştu.
Biz kapıya daha yeni ulaşmışken elinde bastonla bize kötü kötü bakan, sarı bıyıklı bir adamla karşılaştık.
"- Ne işiniz var bu saatte dışarda?! Çabuk yatağınıza! Yarın erkenden kalkıp derslere başlayacaksınız."Adamın öfkeli ama ince sesiyle dudakları gülecek gibi kıvrılan Meredith hemen tavrını düzeltip hızla içeri girdi. Ben de peşinden tabii. İkimizi de rastgele boş yataklara ilerletti. Ardından yatar pozisyona geçtiğinde onu taklit ettim. Birkaç dakika sessizlikle geçtikten sonra fısıldayarak sordum.
"- Meredith, ne oluyor?""- Kaplanın haremindenmişiz gibi davranacağız bir süre. Bu sürede ben bir kaçış yolu arayacağım. Senden tek istediğim bana ayak uydurman. Güvenle buradan ayrılabilmenin tek yolu onlardan biriymiş gibi davranmak. Anladın mı?"
Derin bir nefes verdim.
"- Evet.""- Güzel. Şimdi uyuyalım. Ha birde, hamile olduğunu mümkün mertebe belli etmemeye çalış olur mu?"
"- Tabii. Umarım."
●
Hamile olduğumu belli etmemek çok zordu. Acıkıp durmamı geçtim midem bulanıp duruyordu. Sabah tüm kızlar hamamda yıkandığımız için her yer sabun kokuyordu ve bu aşırı temiz koku kusmama neden olmak üzereydi. Zaten hamamdayken ayva göbeğimle bakışan bir harem görevlisi kadın bana çok kızıp diyet programı vermişti.
Hasbama bakın. Yüzüme baka baka bana şişko dedi. Minnacık göbeğim neyini rahatsız etmiş olabilir hiç anlamadım. Benim minik bebişime fazlalık dedi alenen. Bir ara o kadını yolacaktım. Yolacağım.
Bir ara."- Haydin gızlar! Çabuk derse goşun!" Nerenin ağzıydı bu böyle? Tüm dil bilgisi kurallarını yıkıp geçiyordu.
"- Oha!" Dans dersleri için geldiğimiz büyük salona ağzı açık bakan kızlar, odanın ihtişamından etkilenmiş gibi parlak gözlerle etrafı inceliyordu. Sarı ve turuncu tonlarıyla bezeli bu oda beni kendine hayran etmek yerine gözlerimi kamaştırdı. Tüm saray turuncu ve sarı renkle kombine edilmişti. Bir yere kusacaktım artık. Bir renkten insanı ancak bu kadar soğutabilirlerdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Düşes Canlandı
FantasyBen Gracelýnn Tara Valentin. İlk yaşamımda aristokrat bir leydiydim. İkinci yaşamımda ise 21.yüzyılda İspanya'da yaşayan biriydim. Okumayı severdim. Gençlik yıllarımda okuduğum bir romanda ilk yaşamımda ki kocamın ana karakteri olduğu bir hikâyeyi...