🌍"Evvel zaman içinde... Varlıklı bir iş insanı ve üç güzel kızı bir köşkte yaşarmış." Gülümseyen yüzüme inat çatılan kaşlarım ortaya komik bir görüntünün çıkmasına neden olsa da bir şey diyemiyordum işte. "İkisi çok kibirli ve şımarık, birisi ise iyi kalpli ve çok güzelmiş."
"Sonra ne olmuş?" Her şey çok komik ve ani gerçekleşmişti. Şu an Dinçer'in kollarının arasında çıplak bedenimle onun masallarını dinliyordum. Üstelik uykum da vardı ama sabah olmuştu. Ama hiçbir zaman sabah uyumadığım için bu günü iki gün geçirmişim kadar yoğun yaşayacaktım. Gerçi sabah yeterince yoğundu da... Neyse.
"Bir gün bu varlıklı tüccar olan iş insanının çıkan bir fırtınada elindeki bütün gemileri alabora olmuş. Her şeyini kaybetmiş olmuş yani." Elimi çıplak göğsüne yasladım ve onu dinlemeye devam ettim.
"Her şeyini kaybetmiş mi olmuş?" Cümlede tuhaf bir şey vardı. "Dinçer uykun var galiba, sabahtan beri anormal cümleler kuruyorsun."
Kaşlarını kaldırarak beni susturdu. "Sana konuş dedim mi?" Yanıtı karşısında ağzıma fermuar çektiğimde yanağımdan öptü. "Hm, sonra... Ya! Dikkatimi dağıttın. Nerede kaldığımı unuttum. Konuşmaz mısın?"
Kendimi tutamayıp kahkaha attım. "Tamam ya!" dedim onu taklit ederek.
Onun da yüzünde sırıtış peyda olmuştu. Kaldığı yeri hatırladıktan sonra masala devam etti. "Sonra.. Bu kızların babası olan iş insanı dayanamayıp gemilerini görmek için hazırlanmış. Evden gitmeden önce de üç kızına ne istediklerini sormuş. Şımarık olan iki kızı mücevher, takı, bilezik, kıyafet, ayakkabı tarzı şeyler isterken diğer güzeller güzeli olan kızı babasından sadece bir gül istemiş." Bu masalın nereye varacağı hakkında bir fikrim yoktu. "Sonra bu adam gitmiş batan gemilerin yanına. Kahrolmuş. Dönüş yolunda ise parasını da çaldırınca üzüntüden hangi yola girdiğini bilmeyerek yoluna devam etmiş."
"Başına gelmeyen kalmamış diyorsun..." dedim onu dinlediğimi gösteren bir edayla mırıldanarak.
"Aynen öyle." dedi ve ses tonunu düzeltti. "Sonra yol boyu çok acıkmış ve yorulmuş. Tekinsiz bir şatoyla karşılaşınca da girmekten zarar gelmeyeceğini, evin sahibinden yemek isteyeceğini ve ona bir zararı olmayacağını söyleyeceğini düşünmüş ama eve girince kimseyle karşılaşmamış." Bir kaşım havalandı. "Ama buna rağmen yemek masasının üstünde birçok yemek varmış. Adam oraya oturup karnını doyurmuş. Ardından kalkıp evi gezmiş. Temiz kıyafetler, güzel bir yatak bulunca işin arkasını düşünmeden uyumuş."
"Hikayenin sonunda adam öldürülüyor mu?" dedim sessizce. Dinçer dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını çatarak bana bakınca ne diyeceğimi bilemedim. "Ama Dinçer! Geçen gün yemek masasını cinayet masasına çevirdin. Doğru muyum? Dün öyleyken bu gün böyle bana tatlı tatlı masal anlatman..." Demek ki Alex'in geri çekilmesini ve korkmasını istediği için böyle bir şeye kalkışmıştı.
"O manşetlerde çıkan haberin bu masalla ilgisi yok bebeğim." dedi beni kendine çekerek. Başımı yeniden koluna yasladım ve masala devam etmesini bekledim. "Tamam her neyse. Sonra bu adam uyanmış, yine masa hazırmış.... Garip bir şekilde ev sahibi ortada yokmuş ama masa hazırlanıyormuş. Adam bunu siklemeyip sabaha karşı evden çıkmış ve Güzel'in istediği gülü hatırlayıp şatonun bahçesine girmiş." Güldüm. "Güllerden bir tane koparınca etraf sislerle kararmış. Şatonun tepesinde kartallar uçuşmaya başlamış ve felaketin en büyüğü yaşanmış. Adamın karşısında çirkin bir canavar belirmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİBİRYA EKSPRESİ
ActionSeren Bademci belirli sebeplerden kaçmak için Rusya'da bulunan Sibirya Ekspresi'ne katılır. Yolculuk esnasında yalnız başına seyahat edeceği için iki kişilik bir oda kiralamıştır. Bahsedilen Ekspres altı gün sürecektir ancak Seren, seyahatinin ilk d...