Bölüm 32

4.9K 401 38
                                    

6 YIL ÖNCE

Alex bir süredir hapishanedeki revir kayıtlarını inceliyordu. Kayıtlar canını sıkan ayrıntılardan sadece biriydi. Ekibi her ne kadar arkalarından iz bırakmadan kaybolsa da ilk defa birini aynasızlara kaptırmışlardı. İçindeki kötü hissi bir türlü bastıramıyordu. Tuttuğu nefesini yanaklarını şişirerek dışarı verdiğinde Miss ve Mess adını verdiği iki yavru kedi bacakları arasında kavga etmeye başlamışlardı.

-Bir siz eksiktiniz!" Miss adına yaraşır bir şekilde asilce geri çekilirken Mess onun kuyruğunu ısırdı. "Dostum, şimdiden kadınları ısırırsan seninle gerçekten işimiz var demektir." Alex eğilip Mess'i sakinleştirmek için kucağına aldı. Boynunu okşarken bilgisayar ekranındaki konuşmalara döndü.

Baby, gerçekten? Revir kayıtlarında bir mahkumun adı sürekli geçiyorsa ne olmuş?(BlackWidow)
Bence de üstünde pek durmamıza gerek yok. Şayet adam Troll'se bile bizden biri değil.(DarkSide)
Bizi sabote eden birinin hayalarını kesseler bile umurumda olmaz. (HollyWater)

Alex Mess'i son bir kez daha okşayıp sandalyesini bilgisayarına yaklaştırıp cevap yazdı.

Adam beni bulmak için kendini açık edip sürekli bizim yolumuza çıkıyordu ve bu yüzden yakalandı. Bu iş hoşuma gitmiyor. (IceIceBaby)

O adam seni aptal sandığı için kendini açık etti, bebeğim. Bu yüzden de içeride.(HollyWater)

Black, kameralardan bir şey çıkmadı mı?(IceIceBaby)

BlackWidow bir kamera bağlantısı paylaştı.

Henüz hiçbir şey yok. Artık bir sonraki hedefe odaklanabilir miyiz? Birinin daha kıçından donunu alalım.(BlackWidow)

Hücresine her gün avukat gelen mahkumla revire gidenin aynı eleman olması yeterince şüpheli değil mi? Yapmayın. Bu işte büyük bir sorun olduğu gün gibi ortada. (IceIceBaby)

Biraz nefes al, Baby.(DarkSide)

Bebeğim, senin acilen sağlam bir sekse ihtiyacın var. (HollyWater)

Yardımcı olabilirim, güzelim. (Blade2)

Konu isteğinin dışında seyretmeye başladığında Alex oflayıp tekrar revir kayıtlarına göz gezdirdi ve Black'in dün hackleyip girdiği kamera görüntüsünün bağlantısını açtı. Kamera sadece yemekhaneyi gösteriyordu ve kalitesi berbattı. Değil mahkumların numarası, yüzlerini bile tam net göremiyordu. Tekrar tekrar bulanık yüzleri gözden geçirdi. Trol'ün kimliği hakkında en ufak bir fikri olmasa da kabaca yaralı görünen adamları kafasında işaretlemişti ama zaten hapishanedeki heriflerin yüzde sekseni ağır aksak yürüyor, hastaymış gibi öksürüyorlardı.

Trol'ün hesapları Alaska'da bir yeri göstermese kimlik bilgileri ya da en azından bir fotoğraf için bu kadar uğraşmasına gerek kalmayacaktı elbette ama piyasadaki sağlam hackerlardan biri de bu lanet adamdı.

Aklını kurcalayan bir de avukat meselesi vardı. Mahkum numarasını federal kayıtlarda aratmasına rağmen tatmin edici bir cevap bulamamıştı. Mahkumun adını kirletmek istemeyecek beyaz yakalı biri olduğu ihtimali güçlense de içgüdüleri bunun peşini bırakmamasını haykırıyordu. Avukat kimliklerini araştırdığındaysa göze çarpan aşırı bir detay olmaması onu yine çıkmaz sokağa sürüklüyordu. Bir küfür savurup kedilerini uzun uğraşlar sonucu yatağının ayak ucundaki sepete yerleştirdi ve ışıkları kapattı. Ertesi gün on yedi yaşına basacak biri için fazla iş yükü vardı.

Ryan suratına inen son yumrukla beraber bağlandığı sandalyeyle yere düşmüştü. Ağzındaki kan dudaklarının arasından sızarken onu öldüresiye pataklayan adamlara baktı. Her gün avukat kılığında bu yüksek güvenlikli hapishaneye giriyorlar, onu hücresinden sürükleyip daha önce fark etmediği kör nokta odasına sokuyorlardı. İki saat boyunca aralıksız dayak yediğinden emin olduktan sonra şimdi yaptıkları gibi temizlenip gözden kayboluyorlardı. Üzerindeki turuncu tulumuna bakıp yüzünü buruşturdu.

FİRARİ DUVAKWhere stories live. Discover now