İyi okumalar ve yazım hataları için kusura bakmayın.
_______________Dakikalar önce durdurduğu arabanın içinden gözlerimin önündeki manzarayı hayranlıkla izlerken dudaklarımdan dökülen sözlere engel olamamamıştım. "Burası.. çok güzel.."
Yerimde hareketlenmiş bir şekilde aracın ön camına doğru uzanarak daha yakından görmeye çalışmıştım. Ama bu biraz başarısız olmuştu. Çünkü görsel şölen yaratan bu yer hala daha istediğim yakınlıkta gözükmüyordu. "İnip bakmak istiyorum."
Bir çocuğun hissettikleri misali heyecanla yanımdaki bedene dönerken kemerimi bir hışım çözmüş bu sırada "Dışarısı fazla soğuk. Üşüteceksin." diyişini işitmiştim. "Ya hayır. Çocuk değilim ben. Daha yakından bakacağım."
Olduğum yerde resmen mızmızlanma moduna geçiş yaparken son anda kurtulmuş, bir şey söylemesine dahi izin vermeden indiğim gibi suratıma çarpan sert rüzgarla karşılaştım. Ki, bu bile hoşuma gitmişti. O yüzden sabahki havaya güvenerek üzerime aldığım cekete sarılarak, akşam karanlığının üzerine vurduğu denize doğru yaklaşmıştım.
Gerçi hala daha yaklaştım sayılamazdı çünkü önümde insanların düşmemesi üzere yapılmış korumalıklar vardı.
Dalgalar metrelerce aşağımızdaki kayalıklara hırsla çarpıyor gibiydi.
Ve her dalgalanmasında rüzgarla beraber denizin kendine has kokusu etrafa dağılırken insanın gözlerini kapatıp bir kaç saniyede olsa gerçeklikten ayrılmasına neden oluyordu.Ahh, cidden huzur vericiydi.
"Çok yaklaşma güzelim. Tehlikeli." Ben daha ne olduğunu anlamadan üzerime konan montla sesinin yanıma varması bir olurken, anın büyüsünden kopmuş bir halde kaşlarımı havalandırarak ona bakmıştım.
Bana kendi montunu vermişti.. üstelik hava bu kadar soğukken. Üzerinde de sadece siyah bir gömlek vardı. "Ama sen üşüyeceksin.."
"Önemli değil. Çok hissetmiyorum." Ellerini ceplerine sokuşturarak kısa bir omuz silkmiş, uçuşan saçlarının dağılmasına karşın dümdüz duran yüz ifadesiyle şefkatli bir şekilde konuşmuştu.
Zaten ruhum ayrı bir rahatlama yaşamışken birde bu halleri ona daha çok çekilmeme sebepti..
Ve tabikide onu böyle sadece üzerindeki ince bir kumaş parçasıyla durmasına gönlüm el vermiyordu.
Bu yüzden aklıma çok tatlı bir fikir gelirken kendi kendime gülümseyerek montu çıkarmış, onun kaşlarını çatmasını sağlarken şirince gözlerimi kırpıştırarak "Giy bakalım montu." demiştim.
Kesin bir şekilde "Hayır. Senin için getirdim." diyerek reddederken küçük bir of'lamış kollarım havada hala daha dururken ısrar etmiştim. "Ya sen bir giy. Aklıma bir fikir geldi.."
Yüz ifadesi biraz olsun gevşerken, üşümüş bir ifadeyle dışarıya soluk vermiş, ikilemde kalan ifadesini bu sayede kesmiştim. Ve uzun sürmeden dediğimu yaparak üzerine geçirmiş kaşlarını havalandırarak bana bakmıştı.
Çok geçmeden ısınma ihtiyacığla yerimde duramazken önüne geçerek sırtımı göğsüne dayamıştım. Bana oldukça büyük olan montun ikimizi alacağı düşüncesiyle iki ucundan tutarak fermuarını zar zor yukarıya kadar çekmiş ama artık ellerimin ağrımasıyla pes ederek kollarımı bulunduğum montun içinde indirmiştim.
Yorulmuş bir tavırla başımı arkama yaslarken bedenime yayılan ısıyla keyifle kıkırdamış kendime hakim olamazken "Artık ikimizde üşümüyoruz." demiştim."Demek tatlı fikrin buydu ha?" Aklıma gelen düşünceyle bulunduğumuz pozisyon, oldukça yakın olduğumuzu gösterirken ister istemez heyecanlanıyor, kalbimin pır pır atmasını sağlıyordum. Ve arkamdaki beden içinde aynısını söyleyebilirdim. Çünkü sert mizacının altında yatan kalbi, kendini çok belli ediyordu. Üstelik kulağımın dibinde iken. "Hmhm.. beğendin mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
comptive | taekook
Fanfiction'Bilinmeyen numara. Diyorum ki, o güzel kalçalarını biraz daha camının önünde sallaya sallaya odada tur atarsan boxer denen bir şey kalmaz üstünde. Yarı çıplaksın. Ya perdeyi çek, ya üstünü giyin ya da ben seni fena yapacağım ;)' •Taekook• Seme Jk...