31/Aile

739 70 7
                                    

Gözlerimi gece yarısı, karanlık sayılabilecek bir odada açtığımda ellerim direkt karnıma gitti. Bileklerimin bağlandığını böylece öğrenmiş oldum. Tereddüt içinde gözlerimi etrafta gezdirdiğimde Meredith'i düşünceli bir halde yere bakarken buldum.

"- Meredith... Ne oluyor?" Kuruyan ağzım yüzünden sesim kısık çıkmıştı.

Sesimle gözlerini kaldıran kız bana beklediğimden çok daha sakin bir ruh halinde göründü. Gözlerinde telaş, panik ya da korku yoktu. Aksine rahatlamış gibiydi. Ama küçük hüzün kıvılcımlarını da görebiliyordum. Sanki ruhu derin bir ızdırap çekiyormuş gibiydi. Bunun sebebi bahsettiği iblis olsa gerekti.

"- Kaçırıldık."

"- Ne?! Nasıl? Hey, hem niye bu kadar sakinsin?"

"- Kaçırılmamızı ben planladım da ondan."

"- Meredith! Anlamıyorum düzgünce anlat."

Gözlerini devirdi.
"- Off, sen de babam gibi beni azarla da tam olsun cici annecik. "

Kötü kötü bakmam bir işe yaşamış olacak ki buruşturduğu suratını düzeltip yerinde dikleşti.

"- Kara büyücüler, babamın güvenebileceği tek ırk. Onun halkı. Ve bu kişiler gizlenerek yabancı ülkelere sızmış bir halde yaşar genelde." Ardından sarf ettiği cümlelerin bir yere bağlanacağını umarak bekledim.

"- Babamın söylediği yere seni götürmeyi çok isterdim ama onun unuttuğu bir detay vardı. Ben de kara güçlere dair en ufak iz yok. Bazen benim onun gerçek kızı olduğum fikrine çok inandığı için güçlerini kullanabileceğimi düşünüyor ve ben o afallamasın diye onu bozmuyorum. Ama dediği güvenli yere gidebilmek için yanımızda bir kara büyücü olması gerekiyor. İkimiz de aydınlık karakterler olduğumuz için birkaç kara büyücüye ihtiyacımız vardı. Ben de küçük bir kara büyücü topluluğunun gizlendiği tek bir yer biliyorum. O'da geçtiğimiz orman. Normalde zararsızlardır ama gelirken onların dikkatini çekecek bir sihir yapmış olabilirim. Bu yüzden bizden şüphelenip buraya getirdiler. Normalde güçlerimi kullanarak burdan çıkmamızı sağlayabilirim ama büyücülerin başıyla konuşup bize yardım etmeleri için onları ikna edeceğim. Bu yüzden bekliyorum. Yani endişelenme, tamam mı?"

Ona söylemesi kolaydı tabii.

"- Yani her şeyi sen planladın. "

"- Aynen."

"- Neden bana söylemedin planını Meredith?! Çıldıracağım. Tıpkı Marlon gibi aklına eseni yapıyorsun. Belki de gerçekten kanınız aynıdır."

Gözlerini kısarak sözlerimi tarttı. Ardından kurnazca sırıttı.
"- Babama benzemekten ancak gurur duyarım."

Gözlerimi devirdim.
"- Aynı küstahlık. Aynı ego. Aynı alaycık. Karakteriniz tıpatıp aynıyken nasıl öz baba-kız değilsiniz anlamıyorum!"

Sitemli konuşmam onu kızdırmak yerine güldürüyordu.

"- Aslına bakılırsa bizim ruhlarımız birbirine bağlı. Yani beden bağımız olmasada ruhlarımız bağlantılı. Bu da bu kadar benzememizi açıklıyor. Ben babamın kaderinde hep vardım. Yaratılışım onun ruhunun bir parçasından olmuş. Bu yüzden kalbini öz çocuklarından bile çok bana açıyor, bana tüm sevgi ve ilgisini veriyor. Ben onun ruhunun eksik parçasıyım."

Gözlerini yeni öğrendiğim bilgilerin şaşkınlığıyla kırpıştırdım.
"- Nasıl yani? Sizin ruhlarınız bağlı mı? Ama öyleyse neden birbirinize aşık değilsiniz. Birinin ruhunun diğer yarısı olmak onun ruh eşi olduğun anlamına gelir." Boğazımda oluşan yumruya rağmen aklımdaki cevapsız soruları dillendirdim.

Ruhsuz Düşes CanlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin