Yeni sezonumuzun ikinci bölümü ile merhobalar 🤭
İnstagram da Serendipçe okurken dinlediğiniz şarkı ne diye sormuştum. Verilen cevapları sizler biliyorsunuz zaten. Onların aralarından en acıklı, ağlatmalı olanları seçin ve okumaya başlayın. 😘
İyi okumalar dilerim.
Empati duygunuzun kilidini aktifleştirin olur mu? Tüm karakterler için. 💛
Yıldıza basmayan ve yorum yapmayanlar ARABACIDIR!
Gözlerimdeki acı beynime vurunca elim şakaklarıma gitti. Sırt üstü uzandığım yatakta ovmaya başladım. Karnım bir yandan gurulduyordu. Evde tek olduğumu bilmek rahatlatırken bir yandan da Gökmen'in gelme ihtimali beni sıkıyordu.
Henüz düşüncelerimi toparlayamamıştım ve onu karşımda görünce yanlış, sonradan pişman olacağım bir tepki vermek istemiyordum.
Gözlerimi açtım. Kollarım iki yanıma düşerken düşünmeye en baştan başladım.
Gökmen hapse girmişti.
Bu tamam. Alışması zor ama yapacak bir şey yoktu. Her ne kadar bunu ona yakıştıramasam da olmuştu. İnkar etmenin bir anlamı yoktu.
Sevgim, yine aptal gibi ama neden? Diye sorup duruyordu. Onu haklı çıkartmak için her şeyi söylüyordu bana. Belki haklıydı? Belki yanlışlık oldu?
Sus lütfen!
Üstümdeki pikeyi kenara çekip zar zor kalktım. Bayılmak ne de sarsıcı bir şeydi. Serum takılan yer sızlıyordu. Hala beynim uyuşuk gibiydi. Gözlerimi kırpıştırdım, odamın zemini gözüme tuhaf geldi bir an ama sonra düzeldi. Odadan çıkarken kollarımı ovdum.
Karnım yemek yiyelim diyor, beynim ne yesek diye bile soramadan Gökmen'i arasak mı? Diye ortalığı karıştırıyordu.
Hayır, Gökmen falan yok! Şimdi yok! Henüz yok!
Dayım iyi olduğunu söylemişti, bedeni için endişelenmeme gerek yoktu. Diğer şeyler içinse endişe duyacak kadar bile takatim yoktu. Kahvaltı etmeliydim, keşke biri evde kalmış ve hazırlamış olsaydı.
Merdivenleri bitirip mutfağa yaklaştığımda sesler duydum, adımlarım yavaşladı ama durmadı. Annem kıyamamış evde kalmıştı kesin. Aç karnım için harika bir haberdi bu. Halsizce gülümsedim. Bir gram mutlulukla mutfağa girdiğimde babamın sırtını ocak başında gördüm.
Gülümsemem soldu. Kapıda duraksadım. İsteğimi geri alıyorum. Ben aç kalmaya ya da kendim hazırlamaya da razıyım. Evde kimse kalmamış olsun lütfen. Gözlerimi kapattım ve iyi dileklerim ile tekrar açtım.
Daha kötü oldu. Babam bu sefer de başını çevirmiş bana bakıyordu. Yutkundum.
"Hayırlı sabahlar." Dedi tok bir sesle.
Tekrar yutkundum. "Evdesin?" Ben mi yanlış hatırlıyorum yoksa bugün Çarşamba mı? Babamın iş de olması gerekmiyor mu? O hastayken bile işe giden -tıpkı karısı gibi- iş kolik bir adamdı. Hafta sonu hariç evde göremeyeceğim bir görüntüye şahit oluyordum.
"Evet." Ocağın altını kapatıp tereyağ da kırdığı yumurtayı masaya koydu, kahvaltılıklar da dizilmişti. "Bugün kendime izin verdim, gel beraber kahvaltı yapalım." Sandalyesini çekip oturunca benim hala ayakta olduğumu fark edip gözlerime geri baktı.
Evde kalması nedense beni huzursuz etti. Ben annesinden çok babasını seven kız çocuklarındandım, onu daha yakın ve sıcak bulurdum. Ama şimdi! Babamla aramızdaki buz kütlesini hissedebiliyordum, tüylerimi diken diken ediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDİPÇE
RomanceAşkın rüzgarı saçlarınıza karışacak, kalbinizi S1000RR'dan daha hızlı attıracak. 🏍️💛