6

1.7K 83 412
                                    


Müzik,
Flört, Bir Tek Sen Gelmedin...

🌍

"Teşekkürler..." dedi Alex, servis yapan kadının önüne koyduğu kahvesini alarak. Kadın birkaç Rusça bir şey söylediğinde adam gülümsedi.

Anlaşılan Rusçaya pek hakim değildi. "2. vagona beklediğini söyledi." dedim çeviri yaparak. "Bu gün herkesi oraya çağırdıklarını da söyledi..."

Alex başını salladı. "Evet, haberim var. Gece yarısı uğramayı düşünüyorum." Kadına Alex'in söylediklerini Rusça olarak çeviri yaptığımda kadın gülümsedi ve iyi yolculuklar dileyerek odayı terk etti.

Hâla birkaç dakikada bir olacak şekilde kucağımdaki kediyi rahat bırakıp yüzümü elimle belli ettirmeden yelliyordum. "Kusura bakma böyle çat kapı geldim. Ama komşuculuk çok değerliymiş. Bu duygudan mahrum kalmanı istemedim." Alex kahkaha atınca nefesimi tuttum. Kesinlikle bu şapşal kedi için ziyarete gelmemiştim.

Bir de Dinçer için.

"Harika." Sarı saçları güneşin son demlerinde parlıyordu. "Sende gece yarısı arkadaşlara katılmayı düşünüyor musun?"

Mavi gözlerini bana dikince dilimi ağzımın içinde yuvarladım. Aslında gitsem iyi olurdu, ama odamda da sıkılmıyordum aslında. Sadece Dinçer'den kaçma düşüncesi iyi gelmişti çünkü onunla ne zaman yan yana kalsam bize bir şeyler oluyordu. "Katılacağım sanırım." dedim düşünceli bir şekilde.

"Pekala, birlikte gidebiliriz?" Önümdeki portakal suyundan bir yudum aldım ve teklifini düşündüm.

"Tamam, bana uyar... Sana da uyar mı, Pers?" dedim gülümseyerek. Kedi beni çok da iplemeyen bir ses çıkarınca iç çektim ve başından okşadım. "Kediler de gösteriye dahil olabiliyor mu acaba?"

"Onunla beraber yolculuk yapmama izin verildi ama vagonlarda gezdirmeye izin verirler mi bilmiyorum." dedi kediye bakarken.

"Pekala. Neyse görüşürüz o zaman." Kediyi kenara koydum, ayağa kalkarak kapıyı açtım. Akşama biraz vardı, yarın akşama ise benim tontişler gidiyordu... "Ha bu arada, sen nerede inmeyi planlıyorsun?"

Uzunca mırıldandı ve garip bir ses çıkararak çantasından koskocaman bir harita çıkardı. "Aa, sanırım trenin en son yolcusuyum." Haritayı bana çevirdi ve daire içine almış olduğu noktayı gösterdi.

"Evet, orası son güzergah." Vladivostok'ta inecekti.

"Peki sen?"

"Habarovsk molasında ineceğim bende." dedim kapıya yürürken. "Son durağa yakın sanırım o da."

"Harika." dedi adam beyaz kedisini kucağına alıp başından okşayarak. Uzun sarı saçları ve bebeksi yüzüyle genç görünüyordu ama piyango, Dinçerle yaşıt çıkma ihtimali vardı. "Gece görüşürüz o halde, Seren." El salladım ve gülümseyerek arkamdan kapımı kapattım.

Tam o an karşımda Dinçer'i görmek beklenmeyen bir durumdu. Soru işaretiyle bütünleşmiş kaşlarımla ona baktım. "Ne bakıyorsun öyle, Dinçer?" dedim aramızdaki tansiyon biraz azalmışken.

"Ne gecesi?"

Doğrudan sorduğu soru kendimi tutamayıp gülmeme sebep oldu. "Hiç," diye fısıldadım dudak bükerek.

SİBİRYA EKSPRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin