8. DÜŞLER ve ACILAR

Začít od začátku
                                    

Gözlerimi kapatıp avuç içlerimi şakaklarıma bastırdım. O nasıl bir rüyaydı?

Dün gece olanlardan sonra böyle bir rüya görmüş olmam- Dün gece.

Hızla gözlerimi açıp nerede olduğumu algılamaya çalıştım. Odamızdaydım. En son Mirza'nın göğsünde bayılmıştım.

Tebrik ederim Elmas, klasik bir ana karakter erkeğin kollarına bayılma sahnesini gerçekleştirdiğine göre öpüşme yakındır.

Zihnimin derininde yankılanan bir ses duyduğumda gözlerimi kocaman açtım. Ben böyle bir şey düşünmemiştim. Hayır Mirza'yı öpmeyi falan istemiyordum. Bunu hiç düşünmemiştim.

Yanaklarımın ısındığını hissettiğimde odada ben hariç kimsenin olmadığını bilmeme rağmen ellerimle yüzümü kapatıp inledim. Tam o sırada bir kapının açılıp kapanma sesi geldi, parmaklarımı aralayıp gelene baktığımda Mirza üstündeki beyaz bornozla aynanın önünde ıslık çalarak ıslak saçlarını düzeltiyordu.

Daha sesli inleyip kendimi yatakta geriye doğru bıraktım. Yanaklarım iyice alev alırken gözlerimi kapattım. Sabah sabah bu kadar aksiyon çok çok fazlaydı. “Yürü git Mirza seni öpmek istemiyorum!”

Mirza ıslık çalmayı bırakıp sanırım bana döndü. Gözlerimi açmaya utanırken yerin yarılıp beni içine almasını diledim. O kadar fazla utanıyordum ki yeryüzünden silinmeyi diliyordum. “Ne?” diyebildi Mirza yalnızca.

“Kimse sana bir kadının önünde böyle durulmayacağını öğretmedi mi? Ayıp denen bir şey var.” diyerek patladım. Ona saldırmaktan başka bir çarem yoktu. Utanıyordum.

“Yalnız sen bir kadın değil karım olan kadınsın. İleride çocuk yaparken de mi ayıp diyeceksin?” söylediği beynime kadar kızarmama neden olduğunda hızlıca doğrulup pancar gibi olduğuna emin olduğum yüzümle yüzüne baktım.

“Ne çocuğu ne yapması? Çocuk mu yapacağız?” Mirza eğlenen bir yüz ifadesiyle bana bakıp yeniden ıslık çalmaya başladı. Yavaş adımlarla yanıma yaklaşırken kitlenip kaldığımdan bir şey diyememiştim.

Yatağa oturduğunda yutkundum. Yüzüm kırmızıyı geçmiş, morarmaya başlamış olmalıydı. Babasıyla aynı renk olan karamelimsi gözleri benim mavilerime baktı. Sağ eli uzanıp gözümün önüne gelen bir tutam saçı geriye doğru çekti.

Kalbim hızlanırken nefesimi tuttum, gözlerim gözleri dışında hiçbir yere odaklanamıyordu. Parmakları saçımı ittikten sonra yanağıma dokundu. Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verirken Mirza sırıttı. “Düşünsene etrafta küçük küçük Mirzalar Elmaslar dolaşıyor. Mirzalar baba top oynayalım diye beni çağırıyor Elmaslar senin makyaj malzemelerinle bebeklerini boyuyor. Çok güzel olmaz mı?”

Hayaline yüzümü buruşturup kendimi geri çektim. “Yürü git Mirza. Millet romantik hayal kurar benimki evi başımıza yıktı.” Üstümdeki yorganı iterken, “Git giyin hadi yeter bu kadar çıplaklık.” dedim.

Mirza gülerek ayağa kalktı. “Çocuk fikri aklına yattı mı yani?”

“Ne?” şaşkınlıkla yüzüne bakarken o kahkaha attı ve giyinme odasına girdi. Gülüşü hâlâ içeri girerken olduğum yerde topuklarımı yere vurdum.

Mirza giyindikten sonra odaya girip parfümünü sıktı, saçlarını taradı ve makyaj masasının ilk çekmecesini açıp gümüş bir saati bileğine geçirdi. “Saat zenginliği gerçekmiş.” diye mırıldandım.

Mirza bana dönerken ben odadaki banyoya doğru ilerledim. “Daha ne zenginliklerim var bir bilsen.”

Bunu hangi anlamda söylediğini umursamadan banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Sırtımı kapıya yaslarken ellerimi yüzüme bastırdım. Neler oluyordu? Bana neler oluyordu?

TUTSAK Kde žijí příběhy. Začni objevovat