bölüm üç - tanıdık birinin dönüşü
Gece eve geç girmişti, eve geldiğinde ise ışıklar kapalı, herkes odasına çekilmiş haldeydi. Geç yattığı için göz altları şişikti. Soğuk suyla bir kaç kez yüzüne eziyet çektirdikten sonra lavabonun yanındaki havluyla yüzünden akan damlaları durdumaya çalıştı. Aynadaki yansımasına bakarken dün gece olanlar ışık hızında gözünün önünden geçti. Zorlu ve garip bir geceydi. Aze'in arabasını olay mahalinde bıraktığı için evine gitmesi için biricik arabasını -kızını- ona vermişti. Vücudunun uyuşukluğu geçmemişti bunun üzerine de aniden banyo yapmaya karar verdi.
Sıcak suyun altında ıslak saç telleri yüzüne yapışırken yapabileceklerini hesaplıyordu. Su damlaları saçlarından başlayıp esmer teninde yavaş yavaş gezintiye çıkıyor, binevi onun kaybolmuş ruhunu rahatlatıyorlardı. Dün geceki adamların onun ağzından çıkan tek olumsuz kelimeyle çok önemsiz bir şeymiş gibi bir insanın canını alabileceklerini fark etti. Bir yeri toplarken diğer tarafı yıkmamalıydı. Mayın tarlasındaki mayınlara basmamak yerine onları toplamalıydı aslında. Duş başlığına doğru kafasını kaldırıp boynunu suyun buharıyla bütünleşmesine izin verdi. Kapanan gözlerini açtı, içten içe dua ediyordu. Bu işi de halledip özüne, rahat günlerine dönmeliydi. Görmezden de gelebilirdi ancak, görmezden gelmek onun yapacağı bir şey değildi. Küçüklüğünden beri korkularının üzerlerine gidip onları önemsizleştirirdi. Şu anda da aynını yapıyordu, korktuğu şey karşılaştığımız bu durum karşısında ölmek değildi, aklını kurcalayan şey; her iyi bir niyetin ardında birilerinin feda ettiği büyük taşların olmasıydı.
Havlusuna sarılıp odasına geçti. Dolaptan seçtiği jeanslerden birini kemeriyle beline sabitleyip klasik beyaz atlerinden birini üzerine geçirdi. Aklına gelen fikirle dün gece çıkardığı pantalonun cebinden Aze'in numarasının yazılı olduğu kartı çıkarttı. Kısa bir mesaj çekip telefonu cebine soktu.
"Attığım konuma gel, bugün yarış var, peşimden kimin geleceğini bilemeyiz."
Boynunda dün geceden kalan kolyeleri vardı, çıkartmaya üşendi ve oldukları gibi bıraktı. Islak saçlarını karıştırırken odasından çıktı. Kapıyı kapatırken yan odanın kapısı açıldı. Gözleri kapalı, dağınık saçları ve şişmiş dudaklarıyla Jaeyun yürürken önüne bile bakmıyordu. Onun bu haline kıkırdayıp koluna cimcik attı.
"Jae, uyanamadın mı hala?"
Uyanamayan çoçuk gözlerini kısıkça açıp kolundaki Ethan'ın elini üzerinden çekti. Hissiz bir ifade vardı yüzünde, garipçe karşısındakini süzüyordu.
"Sizinle konuşabilme mertebesine yükselmişiz bakıyorum?"
Kızması haklı olabilirdi. Dün gece en az bin kere aramıştı, Ethan aramalarının bazılarını görmüştü. Ama sonrasında yaşanan olaylar yüzünden dönememişti. Aklına geldiğinde ise telefonu çoktan kapanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roderic | heehoon
Fanfiction➢roderic: ünlü hükümdar ❝dua edelim ki ruhlarımız bu araba yağı kadar pis değil, yoksa sonumuz ne olurdu tahmin bile edemiyorum komiser Aze.❞ Lee Ethan, Vegas'ta Roderic adıyla bilinen bir araba yarışçısıdır. Las Vegas'a yeni taşınan komiser Park S...