whatsapp kanali actim, gelmek isteyenler buraya yazabilir 🤭soner avcu- kayıp şehir
beğeni ve oyları unutmayalım,
iyi okumalar <3
-
Karanlık kimine göre aydınlığı benimsetirken, kimine göre de tamamen zifiri anlatırdı. Karanlığı seven insan insanlardan gizlenmekten hoşlanır, göz önünde bulunmayarak yaşamayı severdi. Karanlıktan nefret eden ise insanların göremeyeceği bir hale bürünmekten daima korkar; kendini zifirden kurtarmak için canla başla aydınlığın yolunu gözlerdi.
Yağmurlu bir geceydi, odamı aydınlatan loş gece lambasının verdiği ışıkla beraber yatağımda oturarak ajandama bir şeyler yazıyordum. Bir adım sesi duyduğumda bakışlarımı kapıya doğru çevirdim ve babamı gördüm.
Babam, kapı eşiğinde dikiliyor; bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Bakışlarımı elimdeki ajandamdan çekerek gözlerine sabitlediğimde gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Ters bir şeyler vardı, babam asla böyle bir adam değildi... Babam ağlamazdı.
Ajandayı yatağımın yanında bulunan komidine bıraktım ve uzandığım pozisyonda dikleştim, gözlerimi kıstım. "Ne oldu baba?"
Dudakları aralandığında çenesinin titrediğini gördüm, elinde tuttuğu telefonun ekranı açıldığında bakışlarım oraya kaydı ve biri aramadaydı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti, abimin de birkaç saattir sesi soluğu çıkmıyordu. "Abim nerede?" diye sordum içimdeki korkuyu saklayarak.
"Abini kaybetmişiz..." dedi zorlukla. Yataktan hızla kalktığımda yanına doğru ilerledim ve telefonu tutan elini kaldırarak ekrana baktım, ekranda Komiser Aydın abinin adını gördüm. Kaşlarım çatıldı, kalbim olası bir kötülüğe karşı hızlandığında "Baba," dedim. "Baba abim nerede?" Onun söylediğini duymazlıktan geliyor, hala soruma devam ediyordum.
Kendini tutamayarak gözlerimde biriken yaşlar süzülmeye başladığında, telefonu tutan eli kaldırdı ve yüzünü görmemi istemiyormuşçasına örttü. Başımı iki yana salladım, bu olamazdı. Abim güçlüydü, abim ölemez, intihar edemezdi. "Hayır..." diye fısıldadım ve zoraki bir şekilde güldüm. "Hayır, siz bana şaka yapıyorsunuz,"
"Talya," dedi babam hıçkırıklarının arasından. "Abin gitti."
"Hayır!" diye haykırarak ellerimi saçlarıma geçirdim ve odanın etrafında ilerlemeye başladım. "Hayır! Abim gidemez! Abiler ölmez! Hayır!" Gözlerimden akan yaşlar ruhuma kadar yaktığında, "Bana yalan söylüyorsunuz! Şaka yapıyorsunuz!" diyerek bağırdım, zorlukla gülmeye çalıştım. "Abim nerede baba!" dedim üzerine yürüyerek. "Beni abime götür!"
Delirmişçesine bağırıyor, hıçkırıklarımın konuşmamı engellemesini umursamıyordum. Babam, beni omuzlarımdan tutup çektiğinde ondan kurtulmaya çalıştım. Omuzuna gömülen yüzüm, gömleğini çoktan sırılsıklam hale getirmişti bile. "Abimi istiyorum, baba. Lütfen! Bana gittiğini söyleme!"
Komiser Aydın abinin çağırmasıyla evden çıkmış, bir sahil yoluna doğru gidiyorduk. Titrememe engel olamıyordum, sudan çıkarılan o kişinin abim olmamasını diliyordum. Aydın abi babama sadece benzediğini söylemiş, henüz bir kimlik testi yapılmamıştı. Aydın abi de abimi neredeyse tanımıyordu ve bu yüzden yanılmış olabilmesi için dua ettim. Üzerinden kimlik çıkmayan o kişinin kim olduğunu gidince öğrenecektik ve benim kalbim korkudan deli gibi atıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI NOTA
Teen Fiction"Piyanonun her bir notasında bir başka hayat saklıdır," Genç kadın kanlı elleriyle piyanonun tuşlarına basarak çığlıklarını melodilere sakladı. "Ve her bir melodi farklı bir haykırıştır."