bölüm iki - ara beni
Hafif topuklu olan siyah rugan ayakkabılarının boş kolidorda çıkardığı sert sesle birazdan gireceği odaya işaret veriyordu aslında. Vegas'a gelmeden önce karakol onun gelişinin haberiyle çalkalanmaya başlamıştı bile, dedikodular boy gibi uzamıştı. Polisler ve nicesinin dilinde top gibi dolaşan ismi, gittiği her yere adeta endişe saçıyordu.
Küçük bir çoçukken, babası annesini gözlerinin önünde parçaladığında anlamıştı hak edene cezanın verilmesi gerektiğini. Acımasızdı, şu ana kadar önüne çıkan kimseye acımadığı için en çok bu yönüne dikkat ediliyordu. Diğer polisler ona daima farklı davranırdı. Sanki sırayı bozan biriymiş gibi görürlerdi onu.
Fazla düzenliydi, her şey yerli yerinde olsun aradığı şeyi tak diye bulmak isterdi. Bu düzen takıntısı bir çok kişiyle arasına problemler sokmuş olsa da vazgeçemiyordu. Çünkü, küçükken okuduğu bir kitabın satırlarında "melekler temiz ve düzeni sever, öyle yerlere daima uğrarlar." yazısını okumuştu. Dedesinin söylediğine göre ise annesi melek olmuştu. Küçüklüğünde başlayan yaşadığı travmaya tepki hareketi hala devam ediyor, insanlar tarafından garip karşılanıyordu. Düzenli olduğu kadar temizdi de. Kire ve pisliğe dayanamıyordu. Hemen hemen her gün saatli duş alırdı, saatinde yatar, kalkar ve yemek yerdi.
Düzeni dört ay önce sekteye uğramıştı. Tüm evini, hayatını altüst etmişti. Yaşadığı bazı şeyler onu eritmiş, günden güne değişmişti. Eskiden İspanya'da yaşıyordu, dedesi ve küçüklüğünden beri birlikte büyüdükleri bir çoçukla. Bir kaç ay önce yaşananlar hayatını yerle bir etmiş haldeyken üstüne bir de dedesi elinde evlilik kontratıyla gelince evini Vegas'a taşımıştı. Biraz zaman demişti dedesine, düşünüp toparlanması için biraz zamana ihtiyacı olduğunu söyleyip bu hayattaki tek yakınını kırmamaya çalışmıştı. Dedesi zengin ve adı bilinir bir adamdı. Kavgalı olduğu kızının ölümünden sonra onun oğluna gözü gibi bakıp büyütmüştü. Ölmeden önce, her yaşını almış kişi gibi, torununun evliliğini görmek istiyordu. Unuttuğu şey ise Aze'in buna hazır olmayışıydı. Aze kariyerinin zirvesine adım adım yaklaşan biriydi, zirveye çıktığında ne yapacağı hala meçhul olsada polisliğin her dakikasından zevk alıyordu. Mesleğini yapmak iyileştiriyordu onu.
Kapının önüne gelince gömleğinin yakalarını düzeltip kapıyı açtı. İçerdeki 'amir' kılıklı adamın elinde dondurmayla bilgisayarına baktığını görünce istemsizce kaşlarını çattı. Amir onu kapıda gördüğü gibi elindeki dondurmayı masanın altındaki çöpe atıverdi. Boğazını temizleyip "niye gelmiştin komiser Aze?" diyerek durumu toparlamaya çalıştı.
Aze buraya çok kısa bir süre önce gelmiş olsa da burdaki polislerin işini düzgün yapmadığının farkındaydı. Bu kadar temiz ve düzenli bir adamın düştüğü bu karakol, ona verilen cehennem azabı gibiydi. Cehennemdeki adamın gayesi azabına dayanıp cennete gitmektir değil mi? Aze de bunu yapıyordu, azabına katlanıp amacını gerçekleştireceği zamanı bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roderic | heehoon
Fanfiction➢roderic: ünlü hükümdar ❝dua edelim ki ruhlarımız bu araba yağı kadar pis değil, yoksa sonumuz ne olurdu tahmin bile edemiyorum komiser Aze.❞ Lee Ethan, Vegas'ta Roderic adıyla bilinen bir araba yarışçısıdır. Las Vegas'a yeni taşınan komiser Park S...