Yazım yanlışları varsa affola, iyi okumalar
_________________Antrenman bitimi yine soyunma odasında tek kalmış bir şekilde eşyalarımı toplarken, etrafin verdiği sessizlikle kafa dinliyordum.
Yorgunluk, bedenimi oldukça mayıştırırken bir an önce uyumam gerektiğini belli etmişti. Eve gider gitmez ne yapacağımıda bu sayede çoktan planlamıştım. Güzel bir duş, ardından o yumuşacık yatak.
Ahh, düşüncesi bile sanki yatmışım gibi güzel hissettiriyordu. Ve böylece dahada hızlanıp bir an önce yola çıkma isteği uyandırıyordu. Ki, bunuda hemen eyleme geçirip, malzemelerimi çantama düzenli bir şekilde koymayı değilde tıkıştırmayı tercih ederek kısa yoldan işimi bitirmiştim.
Bu sırada, olduğum odanın kapısı açılmıştı.
Yine kim ne unutmuştu?"Jungkook Hyung.." ağzımda alışkanlık yapan o kelime, gördüğüm beden eşliğinde şaşkınlığımın verdiği getiriyle dudaklarımdan fırlarken, burada ne işi olduğunu sorgulamıştım. Bizden önce çıktığını hatırlıyordum..
"Jungkook diyecektin, konuşmuştuk." Konudan bağımsız çıkan cümlesi bir süre sadece gözlerimi kırpıştırıp ona bakmamı sağlarken, çok geçmeden "Ağız alışkanlığı, Jungkook. Ya da.. Alex mi demeliyim?" demiştim.
Son cümlem kesinlikle aklımda yokken, bir anda gelmesiyle pat diye söylemiştim. Fakat bu onu dahada keyiflendirmiş gibiydi. Yüz ifadesinden anlaşılıyordu.
Dudaklarının kenarı kıvrılırken yavaşça bana yürüyordu. Bu biraz olsun gerilmemi sağlarken, sanki çantamı düzenliyormuş gibi geri önüme dönerek malzemelerimi karıştırmaya başlamıştım.
"Alex, hm?" Ensemde biten o sesi kısa bir titrememe neden olurken, dibimde olduğunu anlamamla arkamızdaki dolapların birine sırt üstü itilmem bir oldu.
Hafif sarsıntı kesinlikle canımı yakmazken, şaşkınlık dolu gözlerle onu izliyordum.
Üstüme bir gölge misali çöken bedeni, boy farkımız yüzünden başımı kaldırmama neden olurken, onunda bana yakınlaşmak için eğildiğinu farketmiştim. Sikeyim.. bu görüntü kalbimi deli gibi hızlandırıyordu.
"Konuşacağımız söylemiştim. Unuttun mu yoksa?" Sessiz çıkan sesi ve tenime vuran solukları bütün bedenimin kasılmasını sağlarken ne cevap vereceğimi bilemez halde öylece kalakalmıştım.
Ki, ondanda bir süre ses gelmemişti. Sadece beni izledi sonra eli yavaşça yükselip parmakları şakaklarımı ovdu.
Aksi hareket sergilemedim, onu itecek, engelleyecek bir harekette bulunmadım. Belkide bunu istemedim. Tek idrak edebildiğim, içimi kıpır kıpır etmesiydi. Ne oluyordu bana.
"Nasıl beceriyorsun?" Bakışları gözlerime dikkat kesilmiş gibi asla ayrılmazken, fısıltıdan öteye gitmeyen sesiyle konuşmuştu.
Becereksizce araladığım dudaklarımdan ancak "Ne..?" çıkarken anlamadığımı açıkça belli etmiştim. Çünkü ben onu ne dikkatli dinleyebiliyordum, ne de o sözlerini açıkça belli ediyordu.
"Benim gibi bir yangın yerini, akarsu koynuna çevirmeyi nasıl beceriyorsun, diyorum.." Yüzümde gezinen dokunuşları hala devam ederken, utançla dudaklarımı dişlemiştim. "Ben.. bilmiyorum."
"Merak ediyorum.." ciğerlerine çektiği nefeste cümlesini yarıda keserken, yüzünü yüzüme daha da yakınlaştırdığını farketmiştim.
Kıyafetimi bile ne ara bulduğunu bilmediğim elim, avumun içindeki kumaşı daha da sıkarken, titrek bir soluk cekmiştim içime.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
comptive | taekook
Fanfiction'Bilinmeyen numara. Diyorum ki, o güzel kalçalarını biraz daha camının önünde sallaya sallaya odada tur atarsan boxer denen bir şey kalmaz üstünde. Yarı çıplaksın. Ya perdeyi çek, ya üstünü giyin ya da ben seni fena yapacağım ;)' •Taekook• Seme Jk...