İyi okumalar.
____________Aradan neredeyse 2-3 gün geçmişti.
Ve bu sürede, çok düşünüp kesinlikle ilgili olmadığım derslere odak verememiştim.
Eh, antrenmanlarada gitmemiştim. Bu sayede Bay Sunn'dan fazlasıyla azar işitmiştim. Jimin desen, yanımda olmaya çalışıyordu ama aşkının peşindede koşuyordu. Ne zaman arasam Yoongi ileydi. Haliyle sinirim bozuluyordu..Şu anda da ne mi yapıyordum?
Hiç istemeyerek geldiğim salona giriş yapıyordum.
Kalbim o kadar ama o kadar hızlı atıyordu ki, beynimin içinde yankı yapıyordu.
Onu görecek olmamın gerçeği, beni heyecandan deli ediyordu.
Ve, sanırım fazlası bile olmuştu..
Çünkü herkesin dizilmeye başladığı sıranın karışısında, arkası dönük olsa dahi tanıyacağım beden dururken olduğum yere bayılacakmış gibi hissettiyordu.
Yinede, yinede kendime engel olmaya çalışarak derin nefesler almaya çalışmıştım.
Mecbur, içeriye girecektim. Bu antrenmanada gelmesem, Bay Sunn keserdi beni.
"Evlat, ne dikiliyorsun kapıda! Sıraya geç sende hadi." Farkedilmemin verdiği gerçeklik içeriden gelen antrenörün sesiyle bir tokat misali yüzüme çarparken, transtan cıkmış bir şekilde başımı hafif sağa sola sallayarak seri ama tedirgin adımlarla çabucak içeri dalmıştım.
Gözlerimi o tarafa dahi değdirmeden, malzemelerimi kenara bırakıp, salon arkadaşlarımın yanına geçmiş, gözlerimi sürekli yerde tutmuştum. Kesinlikle kafamı kaldırmaya cesaretim yoktu..
"Hepiniz geldiğinize göre, başlayabiliriz. Saatimizde gelmiş zaten.." yaşlı bedenin konuşmadı tekrar daha ortama dahil olurken, bu sefer "Evet, Jeon. Bugün sendeler." demesiyle nefesim resmen gırtlağıma takılmıştı. Küçük bir öksürük meydana gelirken bedenime basan utancımla elimi dudaklarıma getirip bastırmaya çalışmıştım. Şükür ki, kimsenin duymayacağı bir şiddetle başlayıp, kesilmişti.
"Duyduğunuz gibi, ben yöneteceğim sizi.." Fazlasıyla duygu barındırmayan o ses açıklamasını yaparken, derince yutkunmuştum.
"Bir önce ki antrenmanda gösterdiğim kombinasyona devam edeceğiz." Kombinasyon..? Lanet olsun, ben geçen antrenmanda yoktum ki.
"Lapayla çalışmak isteyenler eşlerine geçsinler, torbada isteyenler eşit dağılsınlar. Tek kalan olursa bana gelsin." Bununla beraber gözlerim Yugyeom'u ararken, burada olmadığını farketmiştim.
Sikeyim, gelmeyecek günü mü bulmuştu?
Resmen herkes eşleşmişti. Sadece 4 torba vardı ve.. hepsi doluydu. Yani ben, tek kalmıştım.
Tanrım, neden şans benden yana olmuyordu. Neden, neden, neden-
"Taehyung ne bekliyorsun orada, geçsene Jungkook'un yanına." İleriden gelen hocamın sesiyle, olduğum yerde küçük bir irkilerken, anlamamış bir şekilde hm'lamış ama daha sonra idrak etmemle nefesimin ciğerlerime yetmediğini hissetmiştim. Soluklarım hızlanırken, göz bebekler yerlerinden çıkmak istercesine titremeye başlamıştı ve ben olduğum yerden kaçmamak için güçlük çekiyordum.
Adımlarım çoğu kez teklesede, sonunda bakmaya bile utandığım bedenin yanına gelmistim. Ama o, sanki o gün konuşmamaşız gibi bana.. her zamanki gibi bakıyordu.
Bu oldukça, garip ve hoş hissettirmeye başlamıştı.
"Malzemelerini al istersen. Çıplak elle teknik çalıştıracağımı düşünmüyorum." Çaktırmadan ona bakan gözlerimi yakalayıp, bakışlarını bana kitlerken konuşmasıyla ellerime bakmış, boşlukla alnıma bir tane vurasım gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
comptive | taekook
Fanfiction'Bilinmeyen numara. Diyorum ki, o güzel kalçalarını biraz daha camının önünde sallaya sallaya odada tur atarsan boxer denen bir şey kalmaz üstünde. Yarı çıplaksın. Ya perdeyi çek, ya üstünü giyin ya da ben seni fena yapacağım ;)' •Taekook• Seme Jk...