'22

6.4K 465 48
                                    

Yazım yanlışları varsa affedin.
_____________

Oturduğum koltukta, başımdan geçenleri detaylı bir şekilde anlattığım bedenin tepkilerini izlerken, derin nefesle bitirdiğim cümleme "Bu adam baya tanıyor o zaman seni.." diyişini işitmiştim.

Dediği mantıklı gelirken, bakmaya son verip başımı onaylar biçimde sallamış "Galiba.." demiştim.

Dışarıya saldığı sıkıntılı nefes, gözlerimi gergince etrafta gezdirmeme neden olurken dudaklarımı dişlemiştim.

Ortamda oluşan sessizlik Jimin'in düşünceler içerisine girdiğini belli ederken, bende sağa sola bakarak bir şeyler düşünmeye çalışmıştım.

Off, cidden.. resmen her şeyime şahit olmuştu. Babam.. babama kadar. Görmüştü, duymuştu. Sikeyim, rezillikti.

Hele, mesajlaşmalarımız.. hatırladıkça yanaklarımın yandığını hissediyordum..

"Onu dinlemekten başka çaren yok." Zihnimde dönen şeylerin arasına bir anda bu cümlesini katarken duyduklarımla gözlerimi irileştirmiştim. "Ne!"

"Ne, ne? Aramış, yazmış. Dinlenmemişsin. Tamam, o an sinirliydin. Kovdun filan ama geçerli bir açıklaması olmalı değil mi? Bunu öğrenmek hakkın. O da bunu açıklamak zorunda. O yüzden, onunla konuşacaksın. Sana yaz demeyeceğim, yapmazsın. O yüzden ondan tekrar bir dönüş bekleyeceğiz."

"Hyung.. hyung olmaz.." ağlamaklı bir sesle yerimde mızmızlanırken koluna sarılmıştım. Ne kadar mantıklı konuşsada, sinirliydim işte. Yok, olmazdı. Cidden olmazdı.

"Taehyung, hadi ama.. Çocukluğu bir kenara bırak. Yetişkin insanlar yüz yüze konuşur. Ben sana onu bile demiyorum bak(!)"
Beni ikna etme çabalarının üstüne yanağımı omzuna yaslayarak omuz silkmiştim.

"Hyung'unu sinirlendiriyorsun bak. Dediklerimde bir şey yok. Ararsa, açacaksın. Yazarsa, yazacaksın. Hadi anlıyorum, bir naz yaptın, iki naz yaptın, üç naz yaptın ama bu kadarda yeter değil mi?" Pes etmeyip tekrar daha konuşmasıyla oflayarak geri çekilmiş, arkama sertçe yaslanarak ellerimle suratımı kapatmıştım.

İsyanımı bu şekilde gösterirken, oturduğum koltukta hafifçe aşağı doğru kaymış, ayaklarımı zemine çarpıtırırken kararlı bir şekilde cevap bekleyen Jimin'e dönmüştüm.

Bir süre öylece bakıp, bir şey demezken delici bakışlarına dayanamayıp usulca kafa sallamıştım.

Yani.. haklıydı evet. Bana açıklama yapmalıydı, nedenini öğrenmeliydim. Çokta merak ediyordum.. ama, offf utanıyordum işte. Dün.. dün evime gelip dokunmuştu bana.. ve her o aklıma geldikçe yaşadığımız anlarda geliyordu. Onun yüzüne bakma olasılığım gittikçe azalıyordu bu sayede..
Ne yapacağımı bilmiyordum, içimde garip bir duygu vardı.

Rahatsız olmuşcasına yerimde kıpırdanırken, tatmin olan yüze baktım.

"Sadece sen istedin diye bak.." gözlerimi kaçırarak kollarımı göğsümde bağlamış, ister istemez konuşmuştum.

Gülümseyen beden bir süre sonra saniyelik bana sarılıp geri çekilirken, daha fazla ciddi kalamamış kıkırdamıştım. "Akıllı velet."

Kullandığı hitapla "Hyuungg.." diye hayıflanırken, "Bak sende diyorsun 'Hyung' diye. Küçüksün benden. Yani sana velet dememde bir sakınca yok." karşılığını vermişti.

Bu dediğine karşın sabır dilercesine başımı sağa sola sallarken, telefonuma düşen bildirimle ikimizinde bakışları oraya dönmüştü. Kaşlarımı havalandırarak koltuğun kenarında duran telefonuma uzanırken aldığım gibi ekrana bakmış, gördüğüm isimle Jiminin kucağına fırlatmıştım. "Hyung, o yazmış!"

comptive | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin