Bu yıldızsız, soğuk gece aklında dolaşan fikirler kadar karanlıktı. Ancak şaşırtıcı bir şekilde ona huzur veren şeylerden biriydi yanaklarını kesen soğuk rüzgarlar. Soğuğun bir kokusu olsaydı nasıl tarif edeceğini düşünürken zihninin aradığı boşluğu okyanus kokusu ile doldurduğunu fark etti. Alfa'dayken deniz kenarındaki merkez binasındaki terasta böyle karanlık ve yıldızsız gecelerde Soohee ile buluştuğu günleri anımsatıyordu. Şimdi nehre bakan bir tepedeki parkın korkuluklarına yaslanmış, geçirdiği günün yorgunluğunu kafasından silmeye çalışarak ellerini ısınmak için ceplerine sokan kadını izledi. Kafasını karıştıran her şeyi anlamıştı, hislerini anlamıştı, iki benliğini de hiç olmadığı kadar kendisi olarak kabul etmişti ancak Yoon Soohee'nin nasıl hissettiğini merak ediyordu.
Elbette insanlar gün boyu ona iki gündür nerede olduğunu sorarken, neden yüzünde ve bileklerinde çürükler olduğunu sorarken, bir de üstüne Alfa benliğinin en başında Beta benliği zayıf gördüğünü bilmek onu üzmüştü. Ama şimdi bir bütün olarak bilincinde her açıdan güçlü olduğunu hissediyor ve kendisinden özür diliyordu. Özellikle Alfa bilinci ile tanışmadan önce kendine karşı tahmin ettiğinden acımasız olduğunu fark etmişti, oysa kendisi olmaktan başka amacı yoktu.
Peki Yoon Soohee de kendisi gibi iki benliğini de kabul etmiş miydi, ne kadar güçlü biri olduğunu bilerek? Hem de Beta'ya gerçekleştirdiği ilk sıçramasında.
"Yıldızları özlüyor musun?" diye sordu Soohee, sessizliği bölmek için.
"Karanlığı daha huzurlu bulduğumu söyleseydim, güler miydin?" Minhyuk düşünmeden cevapladığı için kendine kızdı, Soohee'nin alfa Minyyuk'un burada olduğunu bilmemesi gerekiyordu. Oysa onu Lim Hyunsik ve Ilhoon denen adam konusunda uyarabilmek için her şeyi yakmaya hazırdı. Öte yandan, Soohee buraya onun detaylarını bilmediği bir görev için gelmişti ve onlardan çoktan haberi olması ihtimalini de gözardı edemezdi.
"Hayır, seni anlardım." Soohee cebinden çıkardığı ısıtıcıyı ona uzatıp almasını beklerken ekledi. "Bugün yorulmuş olmalısın, yine de geldiğin için teşekkürler."
"Sadece, yaşananların üzerine fazla düşünmek istemiyorum." Lim Hyunsik ve onun tüm bağlantılarını araştırmaya başlamıştı bile, en azından arama motorlarından ve sosyal medyadan... "Bu sırada ailemi ve arkadaşlarımı üzmüş olabilirim." Şimdi onları düşünmenin sırası değildi.
"Donggeun bahsetti." dedi Soohee çekinerek, sürekli arkadaşına onu sorduğunu belli etse de artık umursayacak durumda değildi. "Bugün doğum gününmüş ama kimseyle kutlamamışsın."
Minhyuk gözlerini kapatıp başını geriye attı ve elini ısıtıcıyı da tutarak cebine soktu. "Geçen hafta Eunkwang için buluşmuştuk zaten, şimdi öyle bir etkinliğe gücüm yok."
"O zaman..." Soohee korkuluklara yaslanıp gözlerini kaçırdı. "...belki başka bir gün konuşuruz."
"Hayır, geldim bile." dedi Minhyuk onun yanında korkuluğa yaslanıp. "Söylemek istediğin her neyse şimdi duymak istiyorum." Soohee'ye yakın olmak, onu bilmediği olası tehlikelerden korumak istiyordu. Ne zaman çağırırsa gelirdi, ne isterse yapardı. Kendisinden ve birim mühendisi Lee Changsub'dan gizlenen görevi her ne olursa olsun, ona güveniyordu.
Yoon Soohee yaslandığı yerden doğrulup bedenini yavaşça ona döndürdü ve derin bir nefes aldı. Önce onun cebindeki ellerini çıkarmasını sağlayıp tutmuştu. Sonra gözlerine baktı ve tane tane konuştu. "Ben, anlaşmalı olarak nişanlanıyorum."
"Ha-" Minhyuk'un kaşları çatılmış bir şekilde bakışlarını tutuşan ellerinden kaldırıp onun gözlerine baktı. Yoon Soohee Beta'da nasıl bir durumun içine düşmüştü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
11HT29
FanfictionYeniden hiçlik. Siyah ve mavi. Kesik siren sesi. Kırmızı. Düşüş. Paralel evrenlerin varlığını ve onlara yolculuk etmenin bir yolunu bulan Alfa evreninin başarılı askeri ve takım lideri Lee Minhyuk görevlendirildiği Beta evreninde bildiği tüm doğrul...