Bölüm 1: Ölüm

438K 11.3K 3.9K
                                    

Multimedia: Tanıtım.

İyi okumalar...
---

Ephesus yayınlarıyla raflarda! Her kitapçı da Av M. RISE başlığı altında, internet sitelerinde Av Ephesus yazarak bulabilirsiniz.

İlk 6 bölüm burada da yayındadır :)

*

2 yıl önce...

Hilda Jefferson

Boston'da sıcak bir gündü. Ya da bu boğucu havanın nedeni Boston değil, bizzat içinde bulunduğu durumun dehşetiydi. Hilda, nefes almakta zorlanarak boğulur gibi bir ses çıkardı. Soğuk terler alnında küçük su kabarcıkları oluşturmuştu.

''Kızın nerede, Hilda?''

Bu iki kelime odada yankılanırken Hilda nefesini tuttu. Sessiz olmalıydı. Kızını korumak istiyorsa ne kadar canı yanarsa yansın sessizliğini korumalıydı.

Yerde cansız yatan kocası Aaron'ın bedenine baktığında hıçkırığını bastırması çok zor olmuştu. Ona ulaşmak, simsiyah saçlarının arasında son kez ellerini gezdirmek istedi ama kolunu kavrayan eller çok güçlüydü.

''Son kez soruyorum, kızın nerede?''

Hilda, bakışlarını tüm benliğiyle tanıdığı fakat tanımamayı dilediği yüze çevirdi. Arkasından kollarını sıkı sıkı tutan elleri umursamadan, bir adım attı ve yüzüne tükürdü.

Hilda'nın karşısındaki yüz, gözlerini kapatıp zarif bir el hareketiyle tükürüğü silerken sinirden çenesi kasılmıştı. ''Her zaman bu kadar aptaldın, Hilda. Şimdi o küçük fare tekrar yanlış ellere geçmeden önce bana onun nerede olduğunu söyle,'' derken gözleriyle sabrının son demlerini yaşadığını belli ediyordu.

''Asla!'' diyerek ona bir şey söylemeyeceğini belli edercesine bağırdı Hilda.

''Hiç kimse ona ulaşmamı engelleyemez! Sen ve aptal kocanın fedakarlığı bile.''

''Ulaşsan bile istediğini alamayacaksın, o artık kendi iradesine sahip.'' Hilda'nın bu söylediği karşısındakini eğlendirmiş gibiydi.

''Kızınla işim bittiğinde o zayıf iradesinden eser kalmayacak.''

Kusma isteği yaratan zarif kahkahasından sonra, gözlerini Hilda'yı tutan ellerin sahibine çevirdi ve başıyla bir işaret verip evin bahçe kapısından dışarı çıktı.

Hilda, onun ilk defa ne zaman bu kadar karanlığa gömüldüğünü düşündü. Artık sona geldiğini biliyordu. Her iki tarafta da aydınlık ve karanlığın olduğu bu savaşta, Aaron ile birlikte kızlarını koruyabildikleri kadar korumuşlardı. Ensesinde hissettiği acıyla yere düşerken, kızının kimseye güvenemeyeceği bu dünyada aydınlıkta kalması için sessiz bir dua gönderdi.

Dilerim, doğru insanlarla karşılaşırsın bebeğim.

***

Annabelle Jefferson

''Otobüse çabuk binin sizi aylaklar, tüm gün burada bekleyemeyiz!''

Okulumuzun edebiyat öğretmeni Bayan Gwen, gözünden kayan hayatımda gördüğüm en devasa gözlükleri gözüne tekrar yerleştirirken bağırıyordu.

''Anna biraz çabuk ol, koyun her an bizi burada bırakmaya karar verebilir.''

Marcus her zamanki gibi edebiyat öğretmenimizle dalga geçerken gülümsememi bastırdım. Kıvırcık saçları arkadan bir yumak halinde koyun poposuna benzediği için ona koyun ismini takmıştı.

AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin