Acı bir gülümseme

3.4K 223 87
                                    

Yeni bölümden herkese selam.

Bakalım neler olacak.

Keyifli okumalar.

***

Hayat siz planlar yaparken başımıza geçenlerdir demiş John Lennon. Bu sözün doğruluğunu şimdi çok iyi anlıyordum. Bundan bir kaç ay öncesine kadar hayatım normal ve güzeldi. Ankarada kurulu düzenim kendimce yaşadığım bir hayatım vardı. Ansızın karar vermiştim Şanlıurfa'ya gelmeyi. Ailemi çok özlemiştim. Memleketimi çok özlemiştim.

Şanlıurfa'ya gelir İçime yük oluyordu bazı şeyler. Ağır geliyordu bana. Mirhanı seviyordum hemde çok. Ama içimden bir şey onunla arama mesafe koymam gerektiğini haykırıyordu bana. Ve ben o içimdekine uyuyordum. Mirhanin bana gösterdiği ilgi şefkat çok hoşuma gidiyordu. Ama artık o da yoktu.

Onu da anlıyordum kendince, benim iyi olmam için çabalıyordu. Bana zaman veriyordu. Belki farkında değil ama benim zamana değil ona ihtiyacım vardı. Belki o gün abim gelip de bana Mirhanın, amcamın katili olduğunu hatirlatmasaydı şimdi içimdeki ses bana engel olmazdı. Yada ben Mirhana doğruları söylemezdim.

Konuşmamızın ardından tam iki gün geçmişti. Mirhanla aramızda soğuk bir savaş vardı adeta. O benden uzak duruyordu ben zaten ona uzaktım. Bu iki günde olan tek iyi şey tainimin buradaki köy okullarından birine çıkması idi. Sömestr tatilinden hemen sonra göreve başlayacaktım. Hazar bey her ne kadar onaylamasa da ses çıkarmamıstı.

Silan yengenin her geçen gün yaklaşmakta olan doğumu herkesi diken üzerinde tutuyordu. Kimse doğru dürüst uyumuyordu bile. Zaten Adar abi bitik bir durumda. Bir yandan Silan yengenin aşermeleri sürekli mızmızlanması. Berva ise her geçen gün daha suskun sesiz bir hal alıyor içine kapanıyordu. Sürekli ya ders çalışma yada kitap okuma bahanesi ile Yezdayla oyun odasına kapanıyorlardı. Yezda kedisi için ayrılan oyun alanında oynarken Berva da kesildi için ayrılan küçük bir çalışma alanı ve kütüphanesinde takılıyordu.

Yaren bambaşka bir diyarda idi zaten. Sürekli Asaf ile konuşuyordu. Onunla buluşmak için fırsat arıyordu ama Şilan yenge bu halde olduğu için ona bulaşmıyordu bende onu kesin bir dile reddedildiyordum. Ona rağmen bu gün buluşmak için ayarlamışti kendini. Yusuf ise sürekli iş iş iş. İşkolik birine dönüşüyordu. Etrafına bile bakmıyordu. Yarenle bile uğraşacak zamanı yoktu.

Yezdanin talimatı ile Didemi arayıp buraya gelmesini söylemiştim. Hafta sonu iki günlüğüne fırsat bulurlarsa gelecekti onlar da.

"Neva" beni düşüncelerimden alan ses Mirhana aitti. Dalgınlıktan olsa gerek "hm" diye homurdamdım. Kafamı yaslamış olduğum camından çekip Mirhana baktım. "Geldik" dedi yine mesafeli bir sesle. Yeni farkediyordum arabanın durduğunu. Ne kadar dalmışsam artık onu bile fark etmemiştim. Kafam ile onaylayıp "teşekkür ederim" dedim. Mirhandan bir cevap alamayınca indim arabadan.

Hafta sonu yani yarın Bedihi aşiretinin düğünü olacaktı. Bunun için alış verise çıkmaya karar vermiştik. Silan yenge gelemiyordu, Yaren de Asaf yüzünden beni ekmis diğerlerine de arkadaşlarıyla bulunacağını söyleyip gitmişti. Bende Berfin yengemi arayıp alış veriş yapalım demiştim. Yengem de önce gelip birlikte kahvaltı yapmamızı teklif etmiş bende kabul etmiştim.

Şimdi ise Mirhan beni konağa bırakmıştı. Konağa dıştan göz gezdirdim. Şanlıurfa'ya geldiğimden beri bu konağa giriş çıkışlarım pek hayırlı olmamıştı. Şuan girişim de pek iyi sayilmazdi. Mirhanla aramız bozuktu. Ama mutluydum en azından. Daha kötü şartlarla gele bilirdim. Umarım buradan çıkışım normal olur.

Bir anda çalan korna sesi ile olduğum yerde sıçradım. Elimi hızlı çarpan kalbimin üzerinde koydum. Dönüp arabaya doğru bakarken Mirhan çoktan arabadan inmiş bana doğru yürüyordu. "Korkuttum mu?" Dedi ama sesinde bu kez soğukluk yoktu. Yada ben öyle olmasını istediğim için öyleydi. "Hava soğuk içeriye geç diyecektim" dedi pişman olmuş bir sesle. Onun bu haline gülmek istedim ama gülmedim.

Saklı BahçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin