Gözlerimi yine bir hastane odasında açtığımda artık şaşırmıyordum. Hayatımın yarısı hastanede geçmişti çünkü.
Soluma baktığımda uyuyan Keremi gördüm. O da çok korkmuş olmalıydı.
O kadar tatlı uyuyordu ki gülümsemeden edemedim.Doğrulmaya çalıştığımda acıyan kasıklarımla acıyla inledim. Kerem sıçrayarak uyandığında direkt yanıma geldi.
"Güzelim, uyanmışsın!" dedi sevinçle.
"Bekle ben hemen doktoru çağırıyorum." diyerek çıktı odadan.
Bacaklarımı hareket ettirmek istediğimde sağ bacağımda his olmadığını fark ettim.
Yüreğime bir korku düşerken kendimi sakin tutmaya çalıştım. O sırada da içeri doktor ve Kerem girdi.
"Geçmiş olsun Lâl hanım. Baya dayanıklısınız bakıyorum." dediğinde güldüm.
"Alışkınız diyelim."
Doktor birkaç kontrolü yaptıktan sonra dosyama baktı. Bir sorun var gibiydi.
"Bir şey mi oldu?" diye sorduğumda sıkıntıyla nefes verdi.
"Lâl hanım, kasıklarınıza aldığınız bıçak yarası sonucu görüyorum ki, hamile kalmanız imkansız."
Dediği şeyle kalbime bir hançer saplanırken Keremin çocukları ne kadar çok sevdiği geldi aklıma.
Bakışlarım hemen ona dönerken onun da donup kaldığını gördüm.
"Nasıl yani?" diye sordum inanmak istemezken.
"Yumurtalıklarınız zarar görmüş. Maalesef bir bebek sahibi olamayacaksınız."
"Bunun bir tedavisi yok mu?" diye sordu Kerem titreyen sesiyle.
"Tamamen parçalanmış. Maalesef ki tedavisi yok. Üzgünüm." dediğinde tüm dünyam başıma yıkılmış gibi hissettim.
Keremin en çok istediği şeydi bu belki de. Şimdi ben ona en çok istediği şeyi veremeyecektim.
Gözlerim dolarken tüm vücudumun titrediğini hissettim, sağ bacağım hariç.
"Doktor bey.."
"Evet Lâl hanım?"
"Sağ bacağımda hissizlik var." dediğimde doktorun yüzüne bir korku yayıldı.
Kaşları da çatılırken direkt olarak yanıma gelip üstümdeki örtüyü kaldırdı.
"Hissediyor musun?"
"Neyi?" derken bacağıma baktım.
Doktor bacağımı sıkıyordu resmen ama ben hissetmiyordum hiçbir şey.
"Doktor noluyor!" diye sordum korkuyla.
Doktor ise cevap vermeden dışarı çıktı ve başka bir doktorla beraber döndü.
Bacağımı kontrol ederlerken hiçbir şey hissetmiyordum. Bacağıma iğne batırdıklarında yine hissetmiyordum.
"Lâl hanım, bakın böyle şeylerle sık karşılaşıyoruz. Kasığınıza aldığınız bıçak darbesi siyatik sinirinize zarar vermiş. Bu yüzden sağ bacağınızın yetkisini kaybetmişsiniz."
Sağ bacağım felç.
"Hayır şaka yapıyorsunuz değil mi? Bacağım felç değil!" diye bağırdım korkuyla.
Kerem yanıma gelip elimi tuttuğunda gözünün yaşlı olduğunu gördüm.
"Kerem, lütfen." dedim ağlayarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimden Tenime | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Lâl! Lütfen vur beni bitsin!" diyen Kereme baktım yerde yatarken. "Kerem ne saçmalıyorsun sen?" diye sordum zar zor konuşurken. "Böylesi ikimiz için de daha iyi olacak. En azından senin ellerinden öleceğim." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçek...