04 nobody showed me

7.6K 1.1K 654
                                        

+

04; biri nasıl denediğimi fark etsin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

04; biri nasıl denediğimi fark etsin.





-

"Kim Taehyung!"

Yine sınıfta tahmin edildiği gibi aşina olduğum bir azar işitiyordum. Bu bağırıştan yaklaşık üç dakika sonra bir ağız dolusu hakaret eşliğinde sınıftan atıldım.

Bu iğrenç lafları o kadar çok işitiyordum ki artık hak ettiğimi düşünmeye başlamıştım. Okuldaki her öğrencinin nefret etmesi yetmiyormuş gibi bir de yaşımın iki katı koca adamların öfkesi ve kini ile mücadele etmek zorunda kalıyordum. Yüksek tavanlı duvarlar ve bütün sütunlar üzerime üzerime geliyordu. Sınıftan çıktığım an kendimi merdivenden yuvarlayıp bacaklarımı kırmayı bile düşündüm. Ama elbette burada şifacılar ve büyücüler bütün kemiklerimi kırsam da ertesi gün sapasağlam bir şekilde okula gelmemi sağlayacaklardı. Dersleri dinlemek yerine kaçış yolları aramaya devam ediyordum. Bir gün elbette bulacaktım.

Şimdilik elimdeki tek seçenek kesinlikle ölümle sonuçlanacak bir intihar girişimi falandı ama bu bir avuç aptal insan yüzünden canıma kıyacak kadar özsaygımı yitirmemiştim. Hem ölürsem Jungkook'a yenilirdim. Beni gördüğü an gözlerinde beliren öfkenin bir tür bağımlısı olmuştum. Bu bana tuhaf bir haz veriyordu. Birinin nefretinin hayatta kalmam için tek dayanak olması biraz ironikti.

Çantamı alıp dışarı çıktığımda Jungkook kapının önündeydi. Şaşırmıştım. Ben dersteyken burada durmasına gerek yoktu. Gidip ne yapmak istiyorsa onu yapabilirdi. İçimden bir ses bu anlamsız hareketin geçen gün Bay Lim'in suratıma fırlatmak üzere olduğu kitapla alakalı olduğunu söylüyordu. Kendimi, her seferinde böyle çok fazla beklentiye girmek konusunda dizginleyemiyordum.

"Neden burada bekliyorsun?" Kulaklıklarımı çantama tıkarken sormuştum.

"Her seferinde en fazla on dakika sonra sınıftan kovuluyorsun." Gecikmeli de olsa sorumu yanıtladı. Söylediği cümle ile acınacak halime gülecek gibi oldum. Sanırım gerçekten berbat bir durumdaydım.

İç çektiğimde omuzlarını umursamaz bir tavırla kaldırıp indirdi. O sigarasını söndürürken ben de alt kattaki kafeteryaya gitmek için merdivenlere yöneldim. Dün gece masayı terk ettikten sonra evi de terk etmişti. Suratıma baktığı yoktu. Sabah okula gelirken radyodan hiç de onun tarzı olmayan tuhaf şarkılar açıp durmama bile tepki vermemişti. Tabii en sonunda çileden çıkmış gibi arka koltuğa geç diye bağırmasını- bu esnada bir an ağzından bir ejderha gibi ateş püsküreceğini falan düşünmüştüm- saymazsak. En azından bugün dakikalar süren tartışmalar yapmamış ve birbirimizi yumruklamamıştık. Gözleri yüzüme değmememek için çaba harcıyormuş gibi boş koridorda geziniyordu.
Eskiden nefretle dolu olsa da dikkatli bakışlarını üzerimden ayırmazdı. Elbette bu durumdan yakınacak değildim, gözleri yüzümdeki her ifadeyi didik didik incelerken inanılmaz gergin hissediyordum. Artık biraz daha özgürdüm.

midas touch Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin