Eski Dostluk

1.5K 82 18
                                    

Keremle beraber karakoldan çıkıyorduk. İfade vermiştik ki benim eskiden çalıştığım yerin de bundan haberinin olmasını istemiştim.

Koluma ise ufak bir sargı bezi sararak ifade sonrasına bırakmıştım.

Karakoldan çıkarken kolumu tuttum, gereğinden fazla acıyordu.

Arabamla gelmediğim için taksi beklemek zorundaydım.

"Gel hadi hastaneye gidelim." diyen Keremi duyduğumda bakışlarım ona döndü. O bana bakmıyordu ama.

"Taksi bekleyeceğim."

"Bu saatte taksi bulamazsın. İnat etme de götüreyim." dediğinde derin nefes alıp verdim.

Beraber Keremin arabasına bindiğimizde başımı yasladım ve kolumu tutmaya başladım.

Sızlıyordu ve ben yeteri kadar acı çekiyordum.

Hastaneye geldiğimizde koluma dikiş atılacaktı.

Pansuman odasındayken Kerem de yanımdaydı.

"Sen git istersen." dedim ona bakarak.

"Ben senin gibi vicdansız değilim, kimseyi ardımda bırakmam." dedi yine nefret dolu bakışları beni bulurken.

Hem fiziken hem de ruhen her yerim acıyordu şimdi. Kolumdaki yaradan çok bu sözleri acıtıyordu canımı.

Hemşire gelip kolumu diktikten sonra sargı beziyle sardı.

"Üç gün sonra gelip dikişleri aldırabilirsiniz, geçmiş olsun."

"Sağolun."

Hastaneden çıktığımızda aramızda bir sessizlik mahkumdu.

"Kimdi onlar?" diyerek sessizliği bozdu Kerem.

"Bilmiyorum."

"Yine böyle kandırdığın birileri intikam almak istemiştir belki de." deyip alayla güldü.

Artık bardağı taşıran son damlaydı bu.

"Yeter Kerem. Hiçbir şey bilmiyorsun, bana böyle davranma artık!"

"Neyi bilmiyorum ya, neyi bilmiyorum! Sen kendi ağzınla gelip beni aldattığını söyledin ya. Unutamıyorum ben o günü unutamıyorum!"

"Ben de unutamıyorum Kerem. Anlatamadığım şeyler var tamam mı, o gün öyle olması gerekiyordu öyle oldu."

"Sen beni aldattın Lâl, sen beni aldattın! Bunun nasıl bir açıklaması olabilir ya? Hayatımda gördüğüm en iğren-"

"Yeter, ben seni aldatmadım!" diye bağırdım daha fazla dayanamayarak.

"Bari tutarlı bir yalan söyle." dedi hayal kırıklığıyla.

"Doğruyu söylüyorum, ben seni aldatmadım. Her şey bir oyundu."

"Niye oyun yaptın Lâl o zaman? Hoş, inanmıyorum da."

"Benden ayrılman için oyun yaptım."

"Ya niye ya niye? Aklım almıyor, kafayı yiyeceğim ya!"

"Kerem bak böyle olmayacak, gel bir yere oturalım. Her şeyi anlatayım sana."

"Ben senin neyini dinleyeyim ya? Yalan söylüyorsun işte, aşağılık bir insan olduğun için yalan söylüyorsun. Beni tekrar elde etmek için oyun oynuyorsun."

"Kerem yemin ederim öyle bir amacım yok. İzin ver her şeyi anlatayım sana."

"Benim senden dinleyecek hiçbir şeyim yok. Olabildiğince uzak dur benden. Tam her şey iyi, güzel diyorum bir bokluk oluyor. Çıkma karşıma ya, çıkma!" diye sinirle bağırarak arabasına bindi ve hızla uzaklaştı.

Kalbimden Tenime | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin