Bana ait olan yorumlarımı dikkatlice bölüme bırakın, karakolluk olmayalım!
Bölüme buyurun. İyi okumalar dilerim.
Motorcu olun, arabacı değil. 🏍
Gökmen'in sevincinin o an bizi ele vereceğini düşünememiştim. İçindeki coşku dışa yansırken kollarını belime sarıp ayaklarımı yerden kesti ve etrafında döndürdü. Salonda zaten az kişi kalmıştı, düğünün son dakikalarıydı ama yine de yalnız değildik.
Herkes bize baktı.
Ağzımdan kaçan küçük çığlıktan sonra, "Gökmen Gökmen." Diyerek omzuna endişeyle vurup beni indirmesini istedim. Durup indirdi ve etrafına bakındı. Aynı zamanda babamla göz göze geldik, tek kaşı -nasıl mümkündü bilmiyorum ama- saç köküne kadar havalanmıştı. Gökmen utanarak gülümsedi ve başını eğdi.
Önüme dönmeden önce annemin babamın omzunu sıvazlayıp, "geçmiş olsun." Dediğini ağzını oynatma şeklinden gördüm. Bu kadından da hiçbir şey kaçmıyordu.
Uzuvları yerinde duramayan sevgilime döndüm. "Sakin olur musun."
"Dışarı çıkalım mı biraz?"
"Az önce yaptığından sonra mı? Babamın bakışını görmedin mi?"
"O zaman..." Etrafına bakındı. "Kızlar tuvaletine git."
Bir omzumu kaldırarak sordum. "Niye?" Bir şeyler anlıyordum ama emin değildim, yine de kızlık görevimi yerine getirip anlamamazlığa ve naza vurdum.
"İçerinin boş olduğundan emin olduğun zaman bende peşine gelirim. Hadi." Beni hafifçe öne doğru itince mecbur harekete geçtim. Karnım heyecandan ağrımaya ve bulanmaya başladı. Mutluluk sarılmasından sonra gelen şeyi yapacaktık. Gülümsememi saklamak için alt dudağımı dişledim. Sanki ilk defa olacakmış gibi tenim karıncalanıyordu.
Gökmen babamların yanına dönüp oturdu. Ben ayakkabılarımı alıp giyindim ve lavabonun yolunu tuttum. İçeri girip iç kısımları kontrol ettim. Kimse yoktu. Lavabo kapısının kilidi var mı diye baktım; vardı. Biraz bekleyince geri dönmediğim için Gökmen anlar diye düşündüm ve zeki sevgilim anladı.
Kalçamı musluk zeminine dayamış, ellerimi de koymuş bekliyordum. Gökmen hışımla içeri girdi ve kapıyı kilitledi. "Ne yapıyor-" diyemeden bana uzun üç adım attı, elleri yüzümü kavradı ve dudaklarımı kapattı. Gerçek anlamıyla nefesim kesildi. Bir saniye sonra onunla solumaya başladım.
Beni her zaman sevgi ve naziklikle öperdi, ama şimdi... Aceleci, haşin ve açıkça hissettiğim şehveti ön plandaydı.
Ellerim belinin iki yanına gitti, gömleğini tutup sıktım, farkında olmadan onu kendime çektiğimde dudaklarında ufak bir kıvrılma hissettim ama emin olamayacağım kadar hızlı ve yoğun öpüyordu beni.
Dudaklarımdan kayıp çeneme indi, oradan boğazıma; öpüşleri güçlüydü, dudaklarını kokumu içine çekerken tenime bastırıyordu. İz bırakacak hamleyi yapmadığı sürece endişe etmedim, gözlerimi kapatıp anın tadına vardım. Bir eli enseme kayarken diğeri belime indi. Daha çok yaklaştı ve mermerle arasında sıkışıp kaldım, onu böylesine hissetmek gülümsememe sebep oldu.
Karnım karıncalandı ve nefeslerim hızlandı. En korkutucu zevkti.
"Gökmen..." diye mırıldandım, belki inlemiş de olabilirdim.
"Hımm..." dedi burnunu boynuma sürterken. Başını kaldırıp gözlerime baktı.
"İyi misin?" Diye sordum nefes nefese.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDİPÇE
RomanceAşkın rüzgarı saçlarınıza karışacak, kalbinizi S1000RR'dan daha hızlı attıracak. 🏍️💛