Yeni bölümden herkese selam.
Bakalım neler olacak.
Keyifli okumalar.
***
Yine aynı hızda konaktan çıkıp hava alanın yolunu tutum..
Deliye dönmüştüm nereye gide bilirdi ki Neva. Gidecek neresi vardı. Kalsaydı ya Urfada. Ne diye gitmek istemişti acaba Azatın söyledikleri doğru muydu?
'Ben Mirhan ile aynı havayı bile solumak istemiyorum dedi ve gitti.' Neva bu cümleyi kullanmış mıydı? Yoksa benim tahminimden daha fazla mı benden tahammül edemiyordu.
Bir anda arabayı olduğu yerde durdurdum. Peşinden gitmeli miydim? O benden kaçarken neden onun özgürlüğüne engel oluyordum ki ben.
Ben onun kocasıydım. Onun özgürlüğünü elinden almayacaktım ona özgürlüğü verecektim. Ben Nevayı sevmeyi deneyecek onunda beni sevmesini sağlayacaktım. Bunun sonunda ya kazana olacaktık yada kaybeden..
Arabayı tekrardan çalıştırdım. Kaybedecek bir saniyem bile yoktu. Yol boyu içimden gitmemiş olması için dualar edip durdum. Bir yandan gaza yükleniyordum. Ola bildigince hızlı gidiyordum. Çok şükür ki Urfada trafik yoktu.
Sonunda ulaşmış olduğum hava alanında boş bulduğum ilk yere arabamı park edip indim. Koşar adımlarla yürüdüm. Önce dışarıya göz gezdirdim ama yoktu. Hemen içeriye girdim. Baka bileceğim her yere baktım ama yoktu.
Peki ben bunun karşısında pes mi edecektim asla! Bulacaktım onu biliyordum daha gitmemişti burada bir yerde olması gerekiyordu. Her yeri bir daha karış karış gezdim ama yoktu.
Yolcuların arasına karışıp uçağın en yakınına gittim. Elinde ki bavulları çoktan teslim etmiş gözleri yaşlı onlarca insan vardı. Uçağın hemen önünde uçağa doğru yürüyen kişiye baktım.
Bu oydu. Oradaydı daha gitmemişti yetişmiştim. Bana arkası dönük olan karıma bakıp "Neva" diye bağırdım. Olduğu yerde durup ağır ağır bana doğru döndü..
AZRA NEVA CANBEYLİ
Ben uçağa doğru bir kaç adım atmıştım ki arkamdan gelen ses ismimi zikrediyordu. Kaşlarımı çattım. Yavaş hareketler ile arkama dönüp adımı seslenen kişiye baktım.
Elinde bir poşet ile bana doğru koşuyordu şoför. Yüzünde mahçup bir ifade vardı. "Bu çikolataları Azat Ağam size vermemi istemişti hanımım unuttum affedin" dedi pişman olmuş bir sesle.
"Sorun değil. Sağol" demem üzerine arkasını dönüp yürümeye başladı. Bende tekrardan uçağa doğru adımladım. Kalbimde bir boşluk hissediyordum. Adımlarım ileri değil de geri geri gidiyordu sanki.
Ayaklarım bile gitmemi istemiyordu. İçimde oluşan garip bir his ile ani bir şekilde dönüp arkama baktım. Kimse yoktu. Istemim dışı elimi kalbimin üzerine koydum. Derin bir kaç nefes alıp verdim. Ardından uçağa bindim.
Kendime ait olan sayıdaki koltuğu buldum. Tam istediğim gibi cam kenarındaydı. Elime telefonumu aldım uçak moduna almadan hemen önce abime çikolatalar için teşekkür ettiğim bir mesaj gönderdim.
Telefonu uçak moduna aldıktan hemen sonra kulaklığımı taktım. Rasgele bir müzik açıp yeni yeni havalanmaya başlayan uçağım camından dışarıya doğru baktım.
Yaklaşık on dakika sonra kaç gündür uykusuz kaldıgımdan ve yorgun olduğumdan olsa gerek uyuya kalmıştım.
Bir anda kulağımdaki ani ses ile gözlerimi açtım. En başta ne olduğunu idrak etmeye çalıştım..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...