İkili, yaklaşık yarım saat sonra vardılar gidecekleri yere. Bright siyah motorunu yavaşca yolun kenarına park ederken, o sırada Win kaskının kemerlerini açıyordu. Önce Metawin indi durmuş olan motordan, ardından da Bright.

Bright, yanındaki gencin heyecanını yüzünden okuyabiliyordu. Metawin ise nereye geldiklerini anlamak için sürekli gözlerini etrafta gezdiriyordu.

"Hadi içeri girelim, daha fazla bekletmek istemeyiz değil mi?"

Metawin'in şaşkınlıkla kaşları çatıldı. "Bekletmek mi? biri mi bekliyor bizi?"

Bright parmağıyla susması için işaret yaptı gence. "Şş.. soru yok."

Metawin yüzündeki gülümsemeyi asla silemezken kafa salladı kabul edermişcesine. Sonrasında ise fazla heyecanlı olduğundan, yanındaki gençten önce davrandı ve önlerindeki ışıklı küçük mekana doğru adımladı. Arkada kalan Bright ise ona yetişmeye çalıştı.

Birlikte mekanın büyük kırmızı kapısına geldiklerinde, Metawin kapıyı ittirmek için yeltenirken yanındaki genç onu durdurdu.

"Win.. öncesinde sana bir şey söylemeliyim."

Metawin tatlı bir şekilde kafa salladı ona. "Tabii.. dinliyorum."

"Sen benim için çok önemli ve özelsin. Bunu nasıl tarif edebileceğimi bile bilmiyorum, sanırım beni aşıyor."

Metawin'in yüzündeki gülümseme gitgide daha da büyürken büyük dikkatle dinlemeye devam ediyordu.

"Bazenleri düşünüyorum kendi kendimeyken, eğer sen olmasaydın
ne olurdu? yada evrenlerimiz başka olsaydı, ben seninle hiç karşılaşmış olmasaydım.. bunun düşüncesi bana çok garip hissettiriyor."

Cümlesinin sonlarına doğru sesi boğuklaştı istemeden. O sırada Win ise gözlerini bir saniye bile onun gözlerinden alamıyordu. Karşısındaki genç gibi onun da söylemek istediği şeyler vardı.. Ama konuşabilmek çok zor geliyordu şu an, bu yüzden susuyordu öylece. Gözleri her şeyi bire bir söylüyordu halbuki.

"Bu yüzden iyi ki varsın.. hayatımda var olduğun için teşekkür ederim. Hiç çıkma olur mu?"

Metawin gözlerinin sulandığını hissetmeye başlıyordu sanki. Hep duygusal bir kişiliği olduğu için yakınırdı. Ne sebeple olursa olsun,
göz yaşını dökmekten hep nefret ederdi.

Sol gözündeki yaş teslim olurken, kafa  sallayarak yanıtladı gencin sorusunu.

"Pekii.. hiç çıkmam." dedi yanağına düşen bir damla yaşı farkettirmeden silerken.

Bright gülümsedi ve önlerindeki kapıyı açmadan önce konuştu.

"Son olarak, iyi ki doğdun minik buffalo'm.."

Metawin duyduğu cümleye şaşkınlık nidası çıkardı.

O esnada açılan kapının ardından yükselen tanıdık sesler, patlatılan konfeti, her etrafta parlayan ışıklar..

FirstKhao ikisilisi önde alkış tutup doğum günü şarkısını söylemeyi sürdürürken, Metawin bu defa göz yaşlarını tutma işini başaramayacağa benziyordu. Minik göz yaşlarını silmeye çalışan genci farkeden Bright, onun boşta kalan elini tutarak destek verdi.

Birlikte içeriye yürüdüler el ele. Bu sebeple mekanda 4-5 kişiden oluşan arkadaşlarının alkışları daha da yükselmiş oldu. Khao diğerlerine kıyasla onları gururlu bir anneymiş gibi izliyordu.

"Doğum gününe aslında 3 gün var, biliyorum. Ama hem ilk kutlayan olmak çok istiyordum hem de senin için bir şeyler yapıyor olabilmek.."

Bright tuttuğu eli bıraktıktan sonra masaya yöneldi ve elindeki doğum günü pastasıyla Metawin'in yanına geri döndü.

as it was, brightwinWhere stories live. Discover now