ilk kar tanesi ve son görülüşü.

98 12 6
                                    

günlerden çarşamba, saat sabah beş.
üzerimde kalın hırkam, kabuslarımın doldurduğu ve uykulardan kaçan gözlerimle güneşin doğuşunu izliyorum. odam sıcacık, dün gece kapatmayı unuttuğum ışığım hâlâ açık.

nedir bunları yazmamın sebebi?

bana adımı soracaksınız değil mi? bilmiyorum, inanın bana adımı bilmiyorum. ailemin bana koyduğu isimle kaderimi çizmek istemiyorum, ellerimden kayıp giden hayatımda ailemin ban seçtiği isimle kaymak istemiyorum.

saçmalıyorum değil mi?

sahi ben hep saçmalıyorum, özür dilerim durduramıyorum kendimi. ne diyeceğimi bilemiyorum, çok toyum daha. küçüğüm, öyle pek konuşmayı sohbet etmeyi bilmem. ağzım iyi laf yapar fakat beni dinleyen olmadığından konuşasım gelmez.

bana, beni yazmaya iten şeyi soracaksınız değil mi? sahi, neden yazmaya başladım ben?

baktım çığlık atıyorum duyan yok, o halde kelimelerimden çığlıklarım duyulsun istedim. yüreğimde ki azapla sizi tanıştırmak isterim. kendisi ile çok küçükken tanıştım, ona açelya demeye karar verdim.

açelya'nın koyu kahve saçları, esmer bir teni ve simsiyah gözleri var. o çok güzel biri ve benim en yakın arkadaşım. annem bana bağırdığında o okşuyor saçlarımı, yabancıların ellerinden o koruyor beni, babamın sözlerini umursamayayım diye o benimle konuşuyor.

açelya benim en yakın arkadaşım, ama yıllardır onu gören yok.

o da bana dilhun diyor, dilhun'um diyor hatta.

geçecek diyor, saçlarımı okşayıp ninniler söylüyor. ağladığım da sımsıkı sarılıyor, küçükken benden mutlusu yoktu çünkü açelya gibi bir arkadaşım vardı. fakat ben büyüdükçe açelya benden nefret etmeye başladı.

sebebini anlayamadım, annem her bana kızdığında açelya bana daha da kötü şeyler söylemeye başladı. babamın eziyetini açelya ikiye katladı. çok ağladım, neden bana bunu yapıyorsun dedim. dinlemedi beni, kıy canına kurtul dedi.

ne anlatıyor bu ahmak diyeceksiniz belki de, inanın bu ahmak bunları anlatmayı hiç istemezdi ama o şu an size yüreğinde çocukluğundan beri büyüttüğü canavarı, açelya'sını anlatıyor.

gün geçtikçe açelya bana daha kötü hissettirmeye başladı, ilaç içmem için beni zorladı. açelya neden anne ve babama benziyordu?

birgün uyandığımda odamın her tarafını mahvolmuş bir şekilde görmüştüm, odamda ki küçük aynadan kendime baktığımda yüzümün bakılamayacak hale geldiğini fark etmiştim. bunu ben yapmıştım, bunu ben kendime yapmıştım.

küçüktüm o zaman, çok geç fark ettim açelya'nın bana kötü hissettirdiğini. onu gömmek istedim fakat o gerçek değildi. her kötü anımı daha da kötüleştiriyor beni inanılmaz bir çukura sürüklüyordu.

devam edemeyeceğim, devamı belli çünkü.
açelya'yı öldürmeye çalışırken ruhum da ki küçük çocuğu öldürdüm. şimdi gözlerimden yaşlar aksa dahi yüreğimde bir sızı hissetmiyorum. açelya konuşuyor ama duymuyorum, antidepresan ilacı içmiş gibiyim.

en büyük hatam anneme anlatmaktı sanırım, ona açelya diye biri olduğunu ve bana verdiği zarardan bahsetmiştim. kuranlar muskalar derken bana hayatı zehir etmiş sokağa çıkmama dahi izin vermemişti.

aile yapısı bu muydu?
aile insanı öldürebilir miydi?

evde bir ölü var, fakat kimse farkında değil.
dilhun açelya'sı için ölüyor duyan gören yok..

...

gerçek bir hikaye, birkaç değişiklik var sadece.
benim başıma gelmedi merak etmeyin, dilhun kadar sağlam bir psikolojiye sahip değilim.

benim başıma gelmedi merak etmeyin, dilhun kadar sağlam bir psikolojiye sahip değilim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 24, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

son kış mektubuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin