7

8.6K 1.1K 551
                                    

Haiii ben geldiiim!

Hazır bir bölüm daha yazmışken yarına kalmasın diye bir yb daha atıyorum. Günün ikinci ybsi olsun. Bir önceki bölümü okumadan buna geçmeyin :') Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Prensimin beni öptüğünde hissettiğim o heyecan silsilesi içime akın ederken, bir yandan da bana o güzel çakmak gibi parlayan keskin gözleriyle bakıp el sallayınca seslice yutkundum. O sırada Jimin ikimizi izlerken, prensime başını eğerek selam verdi ve kısık bir sesle mırıldandı. "Tabii çoktan öpüşmediyseniz..."

Öksürerek başımı önüme çevirip Jimin'i dürtükledim. "Sessiz ol Jimin."

"Bizi duyamaz ya, prens ta nerede. Hem ben mırıldanarak konuşuyorum bağırmadım bile." diye savunmaya geçtiğinde gülümsedim.

Bakışlarım yeniden prensime kaydığında atıyla birlikte tüm asaletiyle, omuzlarını dikleştirmiş bir şekilde yürüyor olduğunu gördüm. Başını önüne çevirmiş ve atın diğer yanında yürüyen muhafız Yoongi ile bir şeyler konuşuyordu.

"Gözlerini alamıyorsun resmen. Sen cidden prens Kim'e gönlünü kaptırmışsın Jungkook, hayırlı olsun."

-

Prensimin akşam yemeklerini hazırlayıp odasına götürerek servisini yapmıştım. Beni de sandalyeye çekmiş ve iki servis açmadığım halde çatalını ve chopstickini benimle paylaşmıştı.

Kendime yenisini alabileceğimi söylesem de, chopstick ile sıkıştırdığı eti ağzıma tıkıştırmıştı. 

Tabakları toparlamak için ayağa kalktığım sırada, "Şunu da ye Jeon." dedi soslu tavuk parçasını göstererek.

"Siz yiyin prensim, ben ziyadesiyle doydum sayenizde. Çok teşekkür ederim." diyerek minnettarlığımı nazik bir şekilde dile getirip gülümsedim.

Bileğimden yakalayarak beni kendine doğru çekip kucağına düşürdüğünde heyecandan elim ayağıma dolaştı ve neye uğradığımı şaşırdım.

"Ye diyorsam ye Jeon." dedi ve ben kucağında otururken, tavuk parçasını alıp dudaklarımın arasından ittirerek ağzıma tıkıştırdı. Dudaklarıma bulaşan sosu ise parmağının kenarıyla silerek parmağını kendi ağzına götürdü ve gözlerimin içine bakarak parmağını emdi.

Çiğnediğim tavuk gırtlağıma takılmış gibi öksürmeye başlarken hızlıca elimi ağzıma siper ettim ve sonra da kucağının rahatlığında kaybolmak istesem bile, haddimi aşmamak için kendimi ayağa kaldırmayı başardım.

"Ben... Ben tabakları toplayayım prensim." diyerek ağzımdaki lokmamı bitirdiğim anda konuşmaya başlarken başımı önüme eğdiğim için ona bakmaktan kaçındım.

"Yanakların mı kızardı senin?" diye sorduğunda sertçe yutkunup saçlarımla yüzümü kamufle etmeye çalışıp başımı iki yana salladım. Lakin bu esnada bile başımı kaldırıp yüzüne bakmamış, boynumu önüme eğmiş bir şekilde kalmıştım.

"Oda sıcakta. Ben terledim prensim. Şey ben tabakları götüreyim artık." diyerek kıvırmaya çalışırken kısık bir şekilde halime güldüğünü işittim.

Gülüşü dudaklarıma ufak bir tebessümün yapışmasına sebep olurken tabakları üst üste koyarak köşedeki tepsiyi alıp hepsini içine hızlıca dizerek yerleştirdim.

Elimdeki tabaklarla dolu tepsiyle birlikte ona saygıyla selam verip eğildikten sonra doğruldum ve göğsüme yasladığım tepsi eşliğinde kapıya yöneldim.

MY KIND PRINCE • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin