Bir kaç saatlik dersimden sonra, bir iki kitabın olduğu çantam tek kolumda asılı, yorgun bir ifadeyle kampüsün bahçesinde yürüyordum.
Ne kadar son senem olsada etraftaki yaşıtlarımla ya da hocalarımla uğraşmak istemiyordum..
Kendi kendime sıkıntılı bir nefes verirken bu sırada çıkışa geleceğini söyleyen Jimini arıyordum etrafta.
Çevrede sayılı insanlar vardı ve aralarında tanıyacağım beden kesinlikle yoktu.Bir sağ bir sola bakınıp bulamazken gelmediğine kanaat getirmiştim anında.
Belkide geç kalmıştı.. Yinede bir arayıp sormak isterken telefonumu çıkartmıştım cebimden.Hızlıca rehbere girip ararken kulağıma dayamış, kısa süren hat sesinden sonra çağrım onaylanmıştı.
"Jimin?" Bir süre karşı tarafta oluşan sessizliğe karşın şüpheci bir ifadeyle konuşmuş, yanıt beklemiştim.
Eğer ben arkadaşımı tanıyorsam böyle durumlarda açar açmaz hemen kendini savunmaya çekerdi. Ama bir gariplik var gibiydi."Hey, kime diyorum. Başka biri mi var telefonun başında?" Dayanamayıp tekrar söze atlamıştım.
"Taehyung, benim.. Yoongi." Kalın bir ses kulaklarıma dolarken kaşlarımı çatmış, lafının sonunda kendini açıklamasıyla dahada gerilmiştim. Sikeyim, Jimin'in telefonunun ne işi vardı onda.
"Arkadaşımın telefonu neden senin elinde?" Hararetli bir şekilde sorduğum soruya karşın, derin bir nefes alış veriş sesi gelirken göz devirmiştim.
"Çünkü şu an uyuyor ve o uykusundan uyanmasın diye ben açtım telefonu."
Kısık sesinden amacını belli ederek açıklamasını yapmıştı. Yapmıştı ama ne uykusundan bahsediyordu bu! Sevgili mal arkadaşım bana geleceğini söylemişti oysaki(!)"Yoongi, Jimine ver şu telefonu. Ne uykusundan bahsediyorsun. Yanıma geleceğini söyledi." Parmaklarımla alnımı ovalamaya başlamışken zihnimden geçenleri birer birer sesimi stabil tutmaya çalışarak dökmüştüm.
"Taehyung, uyuyor dedim. Anladığını umuyorum. Ve kapatıyorum." Bir kelime dahi etmeme kalmadna hat sesi zihnime kazanırken sinirle dişlerimi sıkmış telefonu avcum içerisine sıkıca hapsetmiştim.
"Beynini siktiğimin serserisi." Etraftakileri önemsemeden kendi kendime bağırmış, bir sinirle telefonu fırlatacak gibi olmuştum.
"Jimin uyuyormuşmuşta, veremezmişte. Sokayım senin attığın kolpaya!"Ulan Jimin, ulan Jimin.. Yan yana geldiğimiz vakit ağzına sıçmazsam banada Taehyung demesinler!
Verdiğim sert soluklar içerisinde hızlıca bulunduğum yerden ayrılırken, adımlarım resmen zemini dövüyordu. Ve bu dışarıdan ne kadar sinirli olduğumu belli ediyordu.
İnsanların garip bakışları altında kalırken yüzlerine karşın 'ne var!' dercesine bakış atmamak için kendimi zor tutuyordum. Bu sıradada ise çoktan eve dönüş yolundaki kestirmeye saparken tenime vuran sonbaharın verdiği soğuk esintisiyle gözlerimi kısmıştım.
Ne ara sıkıca yumduğumu bile bilmediğim ellerimi gevşetip ceplerime sokarken, gergin yüzümüde düzeltmeye çalışmıştım. Ama ne fayda..
Rüzgardan dağılan saçlarımı başımı sağa sola oynatarak düzeltmeye çalışırken, bir anda patlayan silah sesiyle olduğum yerde çakılı kalmıştım. Sikeyim, kalbim!
Anın şokuyla nefes bile almayı unutmuşken, tekrar daha yükselen sesle yerimde korkuyla sıçramıştım.
Bacaklarım bedenime yayılan korku sinyaliyle çoktan kendini salmaya başlamışken tekleyen adımlarımla, ne yapacağımı bilemez halde koşarcasına adımlamaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
comptive | taekook
Fanfiction'Bilinmeyen numara. Diyorum ki, o güzel kalçalarını biraz daha camının önünde sallaya sallaya odada tur atarsan boxer denen bir şey kalmaz üstünde. Yarı çıplaksın. Ya perdeyi çek, ya üstünü giyin ya da ben seni fena yapacağım ;)' •Taekook• Seme Jk...