Yeni bölümden herkese selam.Bakalım bizi neler bekliyor.
Keyifli okumalar.
***
Son kez doğup büyüdüğüm konağa baktım. Her bir odasını tek tek gezdim. Yaşadığım anılar tek tek gözümde canlandı. Hepsini sanki yeniden yaşadım.
Çıktım konaktan. Çifliğe gittim. Kahvemin yanına. Sanki gideceğimi anlamış gibi hüzünlüydü oda. "Yapma kahve seni hiç bırakır mıyım" dedim ama o her şeyi anlamıştı. "Geri gelir miyim bilmem kahve ama seni umutmayacağım" dedim yelesini okşayarak.
Acı bir şekilde kişnedi "yapma kahvem bak bende üzülüyorum" dedim durgun bir sesle. Kafasını eğdi kahve. Bende yelesini okşadım.
Atlar her şeyi hisseder bilir derler. Gerçekten de öyle. Kahve beni anlıyordu ne olduğunu da hissediyordu. "Son bir kez gezelim mi kahve" eğmiş olduğu boynunu kaldırdı.
Kahve ile beraber boş araziye geçtik. Çiflikte kimse olmadığı için türban takmamış sarı saçlarımı serbest bırakmıştım.
Kahvenin üzerine binip yelesinden tutum. Kahveye kıyamadığım için ip falan kullanmıyordum. Yavaş yavaş hareket etmeye başladı kahve. Onu biraz daha hızlandırdım. Biraz daha biraz daha derken artık fırtına gibi hızlıydık.
Benim sarı saçlarım rüzgarın etkisi ile havada dans ediyordu adeta. Ellerimi serbest bırakıp iki yana doğru açtım. Sert rüzgar yüzüme bir tokat misali çarpıyordu. Bu rüzgar sayesinde biraz olsun kendime gelmiştim.
YARIN ANLATIMIYLA
Konak sesizdi. Herkes yine bir köşeye çekilmişti. Kızları gidiyordu bu gün. İlk kızları Azra Neva bu konağa geldiğimde kavuştu sanmıştı Izol üyeleri. Ama acı bir berdel biricik kızlarını onlardan ayrımıştı.
Tek istedikleri kızlarının mutluluğuydu. Ama gelin görün ki o da olmamıştı. Kızları üç gün önce gelmiş boşanacağını söylemişti. Izol üyleri her zamanki gibi bir tanecik kızlarının kararında saygı duymuş arkalarında durmuştu.
Fakat bu yerleri olmamıştı. Herkes farkında idi günden güne ermekte olan Azra Nevanın halini. Ama kimse kolunu kıpırdatıp bir şey yapmıyordu. Azat bu üç gün içinde kaç kez gidip Mirhan ağadan hesap sormak istese de babası engel olmuştu.
Herkes bu boşanmanın daha iyi olacağını düşünüyordu. Elbet Azra Neva üzülecek zor zamanlar geçirecek idi ama günün sonunda mutlu olan o olacaktı. Tüm aile üyeleri bu şekilde kendilerini kandırıyorlardı. Pek ala hepsi de bunun farkında idi.
Berfin odasında Sude ile konuşmaktaydı. Onun için çok üzulüyordu. "Bir gelişme yok mu Sude?" Diye sordu bir umut. Tüm aile üyeleri dört gözle hayırlı haberler bekliyordu. "Maalesef yenge" dedi Sude. Ne çok isterdi var demeyi. Yine de bulunduğu bu durumda isyan etmiyor, bizim de imtihanımız buymuş diyordu. Berzan da ona sonuna kadar destek oluyor hatta üzüldüğünü bile belli etmiyordu.
"Azra gitti mi?" Diye sordu Sude hüzünlü havayı yok etmek istercesine. "Yok bir iki saate gidecek" dedi Berfin daha fazla üstlemedi çünkü konu hakkında konuşulurken bile Sudenin ne kadar üzüldüğünü biliyordu. "Biz yetişemeyecegiz o zaman. Bir saate amca Diyarbakıra varırız. Gidene kadar da geç olur yarına geliriz oraya" diye açıklamada bulundu Sude.
"Sağlık olsun. Siz sağ salim Diyarbakır'a varın da gerisi mühim değil" derken Berfin odaya Azat geldi. "Ben seni yine ararım" diyen Berfin üzerine vedalaştı ikili ve telefonları kapattı.
"Sude mi?" Diye sordu Azat ağa. Berfin kafasını olumlu bir şekilde salladı. "Bir gelişme yok mu?" Diye sordu bu kez. Berfinin yüzü bir kez daha düştü. "Maalesef" Azatın da yüzü düştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...