Yeni bölümden herkese selam.
Bakalım neler olacak?
Keyifli okumalar.
***
Dünden beri kendime gelemiyordum. Şilan yengenin anlattıkları bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Nasıl olur da o çocuk aklıyla yalan söylerdim ki.
Belki Zilan benim yüzümden ölmüştü. Ben o yalanı söylememiş olasaydım şimdi o başka biriyle mutlu hayata olurdu. Ben de Mirhan ile gerçekten evli ve mutlu olurdum..
Yada değişen bir şey olmazdı her şey ani kalırdı. Belki de çok önceden Zilan ve Mirhanım kaderi çizilmişti. Bana bu hikayede yer yoktu. Onlar baş rol de bende baş rol çocuğa kavuşmaya çalışan kötü karakterdim. Ne dediğimi ne saçmaladığımı kendim bile bilmiyordum.
"Yenge" diyen sesle düşüncelerimden sıyrıldım. Karşımda ne zaman geldiğini bilmediğim Yusuf vardı. "hı" sesi döküldü dudaklarımdan. "Sabahtan beri sana sesleniyorum" diyince anca tam anlamıyla kendime geldim.
"Dalmışım" dedim. Yusuf ise bana göz devirdi. "Orası belli yengecim. Hayırdır bir sorun mu var?" dedi soru sorarcasına bana bakarak. "Şey yok. Sen ne diyecektin" dedim kafamı toplamaya çalışıyordum. Ama ne kadar başarılı oluyordum bilmiyorum.
"Kahvaltıda herkes seni bekliyor" diyince elimdeki ekmekler aklıma geldi. Kafamı eğip elime baktım. Mutfağa ekmek almak için gelmiştim. "He aynen hayde gidelim" dedim yürümeye başladım.
Yusuf ise neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde arkamdan geldi. Bu halime pek anlam veremedi. İkimiz yerlerimize oturduğumuz sırada Yusuf kısmış olduğu gözlerle dikketli bir şekilde bana baklıyordu.
"Ne oldu" diye sordu Adar abi. "Hiç" dedi Yusuf omuz silkerek. O sırada aile üyeleri bir bana bir Yusuf'a bakıp bir şeyler anlamaya çalışıyordu.
En son kimse ortaya bir şey çıkaramadığı için önlerindeki yemeğe döndü. Bende elime almış olduğum çatal ile tabağımdaki yemekle oynuyordum.
Hiç bir şekilde iştahım yoktu. Yemeğin görüntüsü bile iştahımı kesmeye yetiyordu. Sadece bundan sonra ne yapacaktım hayatım değişecek mi yoksa eskisi gibi mi olacaktı. Yada her şey daha kötü mü olacaktı.
Benim bildiklerimin Mirhan'ında bilmeye öğrenmeye hakkı vardı. Ya öğrendikten sonra beni istemezse. O küçük aklımla yalan söylediğin için beni suçlar mıydı? Mirhan böyle biri mıydı?
Zilanın ölümünden beni sorumlu tutar mıydı? Yada yalan üzerine kurulmuş evliliği için. Şimdi de benim ile berdel olmasından dolayı. Her şeyin suçlusu bendim galiba. En baştan doğruyu söylesem bu noktaya gelmeyecektik belki de.
Şu ana kadar berdel olayında bir kez olsun beni suçlamamış. Abime olan hıncını benden çıkarmamıştı. Belki bunu öğrendikten sonra benden acısını çıkarırdı. Sonuçta ona yalan söylemiştim. Her ne kadar çocuk olsam da..
Ben ne yapacaktım. Allahım bana yardım et bir çıkış yolu bul. Ben bu yükü tek başıma kaldıramam kaldıramıyorum. Her ne olursa olsun gerçekleri Mirhana söylemem gerkiyorudu.
İlk fırsatta..
"Kara denizde gemilerin mi battı Azra" diyen sese "hı" dedim yine. Bir süre sesin kime ait olduğunu idrak etmeye çalıştım. Kafam o kadar doluydu ki nerede olduğumu ne yaptığımı bile bilmiyordum. Ve bu halimle çok fazla dikkat çekiyordum. "Yok" dedim aynı dalgınlıkla. Behram gülünce sorunun ona ait olduğunu anladım.
"Ne bu hal kızım bir sorun mu var" diyen Hesna anneye baktım. Meraklı gözlerle bana bakmaktaydı. "Yok biraz uykusuz kaldım sanırım" dedim aklıma ilk geleni. Yalan söylemiştim. Çünkü dün rezil olduktan hemen sonra Mirhanın kollarında huzurlu bir uyku çekmiştim. Hatta hayatımda ilk kez bu kadar rahat ve güzel uydum diye bilirdim. "Kızım yemek de yememişsin" dedi bu kez de.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...