9.Bölüm

2.5K 245 63
                                        




Spor ayakkabısını ayağına geçirirken kulağıyla omuzu arasındaki telefona gülümsüyordu. "Ablacım, heyecan yapma, sakinsin değil mi?"

İki saat sonra sınava girecek olan Sinan ablasına ofluyordu. "Abla valla beni geriyorsun. İyiyim diyorum ya."

"Biliyorum." Kahkaha attı Gülru. "Akşam kaçta kalkıyor otobüs?"

"Dokuz kırk beş otobüsüyle geliyorum abla."

Sesindeki heyecanı alabiliyordu Gülru. Kardeşi ilk kez İstanbul'a geliyordu, daha doğrusu ilk kez aileden kopuyordu. Kazanacağı üniversiteyle devam ettirecekti bu kaçışı, ablası onu çok iyi tanıyordu. Kapısını çekip çıktı Gülru. Sıcak bir haziran sabahıydı. "Sınavdan sonra beni ara. Sabah seni almaya geleceğim şimdi yirmi dört saatlik nöbetime gidiyorum."

Telefonu kapatıp çantasına attı. Arabasıyla gidecekti, sabah kardeşini almaya gideceği için bir daha dönmek istemiyordu. Tamirhanenin kepenkleri kapalıydı. İlk kez kapalı görüyordu. Günün Pazar olmasından kaynaklıdır diye düşünse de Ali'nin sürekli açık olduğunu hatırladı. "Hasta mı acaba?" diye mırıldandı. Kolundaki saate baktı, sekizi çeyrek geçiyordu. "Sana ne kızım."

Sarı kapıyı açıp girmek üzereydi ki yaklaşan araba dikkatini çekti. İçindeki kadını ilk anda tanıdı. Tüm hücreleri ayaklandı. Bakışlarını çekip bir ayağını içeri atmıştı ki araba kendi arabasının yanında durdu. İçinden çıkan Mine, üzerinden şıklık akan genç kadın bir pazar sabahı belli ki güzel bir gün geçirecekti. Eliyle kahve tonundaki saçını geriye itti.

Mine ona bakarken, aracına binmekten vazgeçti. Kapısını açık bırakıp, kendine bakan kadına döndü. Dönerken de evlerin kapalı perdelerine göz attı. Koca sokakta bir ikisi kalmış gibiydi.

"Bir sorun mu var?" dedi Gülru.

Mine'nin açısından kocaman bir sorun vardı. Seda'nın İhbar Hattına attığı fotoğrafı tüm sokakla birlikte Mine de görmüştü. Gülru gülümsüyor, Ali'ye bakıyor, Ali de gülümsüyor, tavlaya bakıyordu. Mine'nin tüm nefreti şu an karşısındaki kadına yönelikti. Ali onundu, kimsenin olamazdı. O evlenip, boşanmış bile olsa Ali onu hâlâ seviyordu. Mine bunu hastalık derecesinde düşünüyor, gerçekliğine asla şüphe etmiyordu.

"Sorun sensin! Sana söylediklerimi dikkate almadın. Ali'nin etrafında dolanıyorsun ama nafile bir çaba seninki." Mine sakin, tek tek ve gülümseyerek konuşuyordu.

Gülru da gülümsedi. Bu kez hakkını verecekti konuşmanın, umuyordu ki konuşacakları bir pot kırmasın. "Bu seni neden ilgilendiriyor. Siz birlikte bile değilsiniz. Ali senin adını bile anmıyor. Sen gerçekten emin misin sana âşık olduğuna? Bana sorarsan değil."

"Sana öyle mi söylüyor?" Mine kollarını göğsünde bağlamıştı. "Çok büyük bir aşk yaşadık biz. Öyle bitecek türden değil, güzel kanıyorsun."

Gülru'nun gülüşü sesli oldu. "Ali'nin açısından o büyük aşk nefrete dönüşmüş. Ne yaptın ona?"

"Asıl bu seni ilgilendirmez."

"Yanılıyorsun, en çok beni ilgilendirir. Hayatında ben varım? Ama sen tarihin tozunda bile yoksun, hani üflesen ortaya çıkar ya, yoksun."

Kollarını indiren Mine'nin yüzü beyaza kesti. Sakin direncini kaybetmemeye özen gösteriyordu, Gülru onu anlıyordu. Psikoloji de az koşturmamıştı. İnsanların hâl ve tavırlarını ölçebiliyordu. "O, çok özel bir adam." dedi Gülru.

"Aklını mı kaçırdın sen?" Mine'nin sesi hayret, şaşkınlık içeriyordu. "O, bir tamirci sen bir doktorsun. Kendine gel! Olmayacağınızı görmeyecek kadar kör müsün?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 13, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Akasya Sokağı -Kitap oldu-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin