Kuzguncuk semtinin Akasya Sokağında sıradan bir günün sabahıydı. Denizin tuzlu rüzgârı arada bir vurur, insanı sahile çekmeye çalışırdı. Bazen kandırır 'Bir hava alayım.' dedirtir alır götürürdü kenarına. Cumbalarını çiçeklerin süslediği pencereler ardına kadar açıktı. Renkli ahşap evlerin pencerelerindeki perdeler evin içine doğru hafifçe uçuşuyordu. Evlerin içinden gelen çocuk ve onlara tatlı sitemler eden annelerinin sesleri sokağı dolduruyor, yoldan geçeni güldürüyordu.Sokak başlarına konuşlanmış küçük kafelerde çay, kahve içen insanların fısıltılı sohbetleri devam ediyordu. İşine gidenler çoktan yollara dökülmüştü. Sıcak bir bahar sabahıydı. Kuzguncuk'ta yalnız yürüyemezdiniz. Yoldan geçen herkes sizi tanırdı. Sizinle mutlaka bir iki kelam etmeden bırakmazdı. Komşuluk son yüz yıla inat ölesiye devam ediyordu. Evlerin çoğunda Kuzguncuk'un yerlisi oturuyordu. Kimisi dedesinden, babasından devralmıştı. Birçok yaşlı, son doksan yılını hâlâ devirmekle meşguldü. Bazıları evini kiraya vermiş, gitmişti sokaktan. Bazıları da ikiye üçe bölerek kiracı alıyordu hanesine. Mutlu ve hayattan umutlu insanların yaşadığı küçük bir semtti Kuzguncuk.
İçlerinden birinin yüreği sürekli yanıyordu lâkin...
Elindeki yağı yine yağlı beze silerek azalttı Ali Asım. Önünde durduğu arabaya bakıyor, dağılan radyatörün onarımını aklında sıraya koyuyordu. Ah Ali... Akasya Sokağının incisi Ali. Babalar kızlarını ona emanet etse gözleri arkalarında kalmazdı. Temiz çocuktu Ali. Ailesi Kuzguncuk'un en eski yerlilerindendi. Kimsenin kızına, hanımına bakmazdı. Öyle efendi, terbiyeli bir adamdı ki onu sevmeyen bir Allah kulu vardı. O da sevmemişti.
Babasından devraldığı tamirhaneyi işletiyordu. On sekiz yaşında tam zamanlı başlamıştı Ali. Liseden sonra okumak istememişti. Babasından öğrendiği zanaat ona pek çok kapı açmıştı. Kendine ait bir tamirhanesi ve ortak olduğu oto kiralamayla hayatı tıkırında işliyordu. İki eski arkadaşıyla ortak olmuştu. Diğer ortakları abi kardeşti. Çocukluk arkadaşlarıydı, aralarında bir sorun olmuyordu. Ali genellikle tamirhanesinde çalışıyordu. Bir de on yedi yaşında çırağı vardı. Babası iki sene önce kapısına bırakmış, eti senin kemiği benim demişti. Tekin adındaki çırağı da Ali gibi okumak istemiyordu. Ama Ali onu ikna ederek okula gitmesini, çalışmasını sağlamıştı. Yarım gün çalışıyordu şimdi Tekin.
Büyük demir kepengi yaz kış kaldırırdı zaten. Bir bardak taze çayını alıp tamirhanenin önündeki küçük masanın üzerine bıraktı. Hemen yanındaki tabureye oturdu. Ellerine kaydı bakışları, tırnakları yağ içindeydi ama Ali o rengi seviyordu. Kokuyu seviyordu. Motorlar ve Ali... Ali onları maket oyuncak gibi söküp takabilirdi. Yaradan'ın her insana bahsettiği bir yetenek vardı. Ali'nin de yeteneği motor aşkıydı. Arabalar, motorlar ve Ali bir bütündü.
Otuz iki yaşındaydı. İki kız abisiydi. Büyük kız kardeşi Ebru'nun bir oğlu vardı. Küçük kız kardeşi Nazan babasının vefatından iki ay önce evlenmişti. Tam iki sene öncesiydi. Bir ay sonra bir kız çocuğu getirecekti dünyaya. Annesi ona artık evlen demiyordu. Belki umudunu kesmişti. Belki de unutmak istediği şeyleri hatırlatmak istemiyordu. Hacı Nimet Anne evlilik konusunda tam bir yıldır ağzını bile açmıyordu.
Çayını yudumlarken yoldan geçenlere selam veriyor, hâl hatır soruyordu. Bunu her gün yapıyordu, aynı insanlara hem de. Ağır aksak adımlarla elinde mamalarıyla Kedi Dede yaklaşıyordu. Gerçek adı Rasim'di Kedi Dede'nin. Adı böyleydi çünkü her sabah bir torba mama ve ciğerle aynı yolu aşar, parka gider yüz kadar kedinin karnını doyururdu. Saatlerce orada kalır, durur, düşünürdü. Zaman öğleni vurunca kalkar evine geri dönerdi. Bazı sabahlar Ali Asım'a çayında eşlik ederdi. Geçmişe dönen sohbetleri olurdu. Ali onu can kulağıyla dinlerdi. Rasim dede konuşur, Ali düşünürdü. Emekli öğretendi Rasim Bey. Karısı vefat etmiş, çocuklarına fazla gelmiş, seksenine az kalmıştı. Pek yüzü gülmezdi. Yine de her ânına şükrederdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akasya Sokağı -Kitap oldu-
RomanceAkasya Sokağı kitap olarak raflarda ve tüm sitelerde. Bölümler yüklenmeyecek, zaten hiç yüklenmemişti. Tanıtım bölümlerini keyifle okuyun. 💜