Kim Namjoon iki genç çocuğun karşısına geçmiş çatık kaşlarla sessizce duran çocuklara bakıyordu ve bu şüpheli hallerinin sebebini öğrenmeye çalışıyordu. İkisi de kafalarını yere eğmiş, kendilerini daha da gizleyecekleri konuma gelmişlerdi.
Gençler şapka, gözlük ve maske takmış; uzun kollu ceketler giyinmişlerdi. Üstelik hava çok sıcaktı. Bu hallerinin mantıklı hiçbir yanı yoktu!
"Bu ne hâl, söyleyecek misiniz?"
Jungkook başını hafifçe kaldırıp, "Ne olmuş ki?" dediğinde Taehyung, "Normaliz," diye eklemişti. Normalde Jungkook adına konuşmazdı ama şu an istemsizce ikisi adına cevap vermişti. Bunu yaptığını fark eder etmez de, "Normalim yani," diye kendisini düzeltmişti. Jungkook sadece iç çekti.
"Normalsiniz öyle mi?" dedi Namjoon şüpheci bir tavırla. İkisi de başını salladığında, "Çıkarın şu maskeleri ve gözlükleri, birinden mi saklanıyorsunuz?" diye sordu. Çocuklar dediklerine aldırış etmedi.
"Yoo," dedi Jungkook. "Benim tarzım böyle."
"Hadi ya, yedim ben de, tarzı böyleymiş. Bana bak Jungkook beni delirtme, yüzünüzü bu kadar saklama amacınız ne?" demişti iki çocuğa da bakarken.
O sırada Namjoon'un birkaç adım arkasında duran Jimin yanlarına gelip, "Avmde de böyle dolaşmayacaksınız değil mi? Beni utandırıyorsunuz," demişti.
Jungkook sinirle gözlerini devirdi ve başını Jimin'e doğru çevirip konuştu. "Kore'nin yarısı maske ve şapka takıyor, biz mi utandırıyoruz seni?"
Jimin omuz silkti. "Cehennem gibi havada uzun kollu giyinen yok ama."
"Sikmişim havayı, ben üşüyorum." Ellerini kaldırıp şapkasını düzeltti ve o bunu yaparken Jimin, yaralı parmak eklemlerinde göz gezdirdi.
"Sen de mi üşüyorsun?" dedi Namjoon Taehyung'a bakıp ve Taehyung başını aşağı yukarı salladı. İkisi de neden bu kadar sorgulandıklarını anlamıyordu. Alt tarafı kapkaççı gibi görünüyorlardı, ne vardı bunda?
Jimin çocuklara iyice yaklaştı ve yüzlerine dikkatle bakmaya başladı. Taehyung ve Jungkook'a başını yaklaştırıp yüzlerini inceledi. Taehyung bu hareketinden öyle gerildi ki bir adım geri gitti. Jimin'den istemsizce ürküyordu çünkü zeki biri olduğu belliydi. Kendi zekasına da her konuda güvenirdi fakat Jimin farklı hissettiriyordu işte. Biraz manyak gibi.
Jungkook ona yaklaşan Jimin'i omzundan itti. "Uzaklaş."
Jimin güldü ve adım adım gerilerken, "Birbirini dövmüş bunlar," dedi.
Jungkook ve Taehyung'un gözleri irice açılırken Jimin'in bunu nasıl anladığını çözmeye çalışıyorlardı.
"Ne!?" dedi Namjoon hayretle. Hwasa da şaşkınca çocuklara yaklaşıp, "Ne yapmışlar?" diye sordu Jimin'e.
"Kavga etmişler."
"Kavga mı etmişler? Ne saçmalıyorsun?" diye sordu Namjoon. Kaşları çatılmaya başlamıştı. Jungkook sinirle dişlerini sıkarken Taehyung da aynı sinirle dudaklarını birbirine bastırdı. Jimin bunu nasıl anlayabildi diye kendi kendine soruyor, iyice öfkeleniyordu. Küçük bir yalan söyleyip bundan sıyrılacaklarını sanıyorlardı fakat işler düşündükleri gibi gitmiyordu.
"Evet," dedi Jimin. "Elmacık kemiklerinde çukurlar var, morartmışlar. Ellerinde de aynı çukurlardan gördüm. Yumruk izleri. Taehyung'un suratının sol tarafına çalışılmış, Jungkook'un da sağ elindeki kemikler mahvolmuş. Serseri sağlak olsa gerek. Aynısı Taehyung için de geçerli, sol eli bayağı yaralı ve Jungkook'un da yüzünün sağ tarafı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strange family | taekook
FanfictionKim Namjoon, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sahte bir aile kurmaya karar verir fakat birbirlerinden deli gibi nefret eden Taehyung ve Jungkook'un, kardeş rolü için berbat bir ikili olduğunun farkında değildir. !slow burn enemies to l...