26 | part 1

1.1K 83 20
                                    

Geçmiş:

"- Dışarı çıkmak ister misin?"

"- Günaydın canım."

"- Neresi ağrıyor?"

"- Acıktın mı bir tanem?"

"- Bugün hava çok güzel değil mi?"

"- Daha iyi hissediyor musun?"

"- Başka bir şey ister misin?"

"- Aşkım."

Bir buçuk aydır her gün bu ve türevi soruları soruyor, karıma sesleniyordum ama hiçbirine cevap alamıyordum. Sessizlik yemini etmiş gibi ağzını açmıyor, öylece boş gözlerle suratıma bakıyordu. Ardından bana bakmaktan sıkılmış gibi burnundan derin bir nefes verip başka tarafa bakıyordu. Onu eğlendirmek ya da biraz olsun mutlu etmek için espriler yapıyor, saçma sapan şeyler anlatıyordum ama ne bir tepki veriyor ne de gülüyordu.

Beni sessizliğiyle ve tepkisizliğiyle cezalandırıyor gibiydi.

"- Bebeğim yalvarırım konuş." Haftalardır yaptığım gibi önünde diz çöküp çaresizce yalvarıyordum ama biliyordum yine beni tepkisizce süzüp başka tarafa dönecekti.

Beklediğim gibi başını sağa çevirdiğinde gitmesinden korkarmış gibi elinden tuttum ve yine bana dönmesine neden oldum. Oysa istese de gidemezdi. Yürüyemiyordu.

Geldiğimden beri fizyoterapi görüyordu, hatta son iki haftadır azda olsa ayaklarının üzerinde durabilmeye başlamıştı ama bacaklarına güç vermenin canını ne kadar yaktığını görüyordum. Bu yüzden sadece tedavi sırasında ayağa kalkıyordu.

"- Tara, bana bunu yapma! Sesini duyamıyorum, gülüşünü benden esirgiyorsun. Bari gözlerinden beni mahrum etme."

Dudakları bir milim bile kıpırdamadı ama gördüm. Bana baktı, gerçekten baktı, sanki ilk kez görüyormuş gibi. Yüzünde mimik oynamasada bakışlarında ki farklılığı gördüm. İlk kez ondan farklı bir tepki gördüğüm için durup cümlemde diğerlerinden neyi farklı yaptığımı düşündüm.

Tabii ya!

Ona ne zaman Tara desem durup gözlerime bakakalırdı ve bu hitabı duymanın hoşuna gittiğini bilirdim çünkü yıldızlara bayılırdı ve hep bir yıldız olmak istemişti.

Yine de bu bakışı çok uzun sürmedi. Gözlerine ağır ağır çöken kırgınlıkla onları yere indirdi.

Bakışında ki kırgınlık beni öyle üzdü ki biri kalbime hançerler saplamış gibi hissederek zar zor yutkundum.

Yatakta diğer yana dönüp bedenini yüzünü göremeyeceği açıyla konumlandırdı.

Derin bir nefes alıp yanına uzandım. Yatağın ayak ucunda duran yorganı alıp dikkatle üzerine örttüm.
"- Kremini sabah mı süreyim?"

Sessizce başını sağladığında ben de yorganın altına girmiştim.
"- Tamam, nasıl istersen."

Sessizlik içinde uzanan kadının beline uzandığımda her zamanki gibi ellerimi itti. Ellerimi yumruk halinde sıkıp iki yanıma indirdim. Ardından omzumun üzerine yükselip yanağını öptüm.
"- İyi geceler bir tanem."

Sessizlik.

Geceliğin açık bıraktığı çıplak omuzlarına minik öpücükler bırakmaya başladığımda beni itmek için bir şey yapmadı ama bıkkın bir nefes verdi.
"- Çok güzelsin."

Sessizlik.

Boynuna başımı gömüp mis kokusunu solurken hayat nefesimi içime çekiyordum sanki.
"- Seni seviyorum."

Ruhsuz Düşes CanlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin