"Lia, babacığım, yapma böyle.."
Lia iç çeke çeke ağlamaya devam ederken aynı zamanda şirketteki odamın kapısının önünde bana sırtı dönük bir şekilde durmaya devam ediyordu. Kapının koluna tutunup alnını da ellerinin üzerine yerleştirmişti.
"Ama artık insanları rahatsız etmeye başlıyoruz" demiştim nazikçe. Ona yaklaşmama izin vermediği için birkaç adım gerisinde duruyor, yerde oturuyordum. Her ne kadar içeriden dışarıya çok ses geçmese de kapının dibinde ağladığı için dışardan da duyduklarını biliyordum.
"Banane"
Ağlamasının arasında çığlık atmaya yakın, yüksek bir sesle söylediğinde artık sinirlerim bozulmaya başladığı için derin bir nefes alıp vermiş ve alnımı ovuşturmuştum.
"O zaman ben de ağlayayım? Ağlayınca istediklerimize ulaşıyoruz galiba?"
Bana cevap vermiyordu. Ağlaması aslında çoktan durmuştu da kendisini zorluyordu. Tanıyordum onun ağlayışlarını. Peki neden mi ağlıyordu? Aslında çok boş bir konuydu. Sadece istediklerini yapmamıştım ve o çok ısrar edince kızmıştım birazcık. Sonrasında ağlamaya başlamıştı ve ben sakinleşmesi için beklerken o daha fazla ağlayıp sinir krizine girercesine bir hale bürünmüştü. Şaşırmıştım açıkçası, ondan böyle bir tepki almayalı çok uzun zaman olmuştu çünkü. Biraz daha beklemiştim fakat artık susmamaya, zorla ağlamaya devam edince uzlaşmaya çalışmıştım şimdi olduğu gibi. Ama o çok ısrarcıydı. Bunun altında bir şeyler olduğunu anlayabiliyordum fakat o anlatmadan tam olarak anlayamazdım.
Evde olsaydık muhtemelen ona karşı daha fazla sabır gösterebilir ve biraz daha istediği kadar ağlamasına izin verebilirdim fakat şu anda iş yerimdeydik, dışarıda insanlar bizi duyuyordu ve Taehyung'un yaklaşık otuz beş dakikadır başını ağrıtıyor, çalışmasına engel oluyorduk. Yine de böyle bir durumdayken Taehyung'un bize şahit olması beni garip hissettirmemişti çünkü onun şansına, hep böyle kaos zamanlarına denk geliyordu.
"Lia, bana bakar mısın artık?" Demiştim sesimi duyduğundan emin olacak kadar yüksek sesle konuşarak. "Başkalarının yanında benimle bu kadar inatlaşman hiç hoşuma gitmiyor. Seninle anlaşmaya çalışıyorum. Lütfen sen de bana yardımcı ol."
"Gitmek istiyorum"
"Nereye gideceksin?"
"Annemin yanına gideceğim."
"Daha dün geldin. Beni özlemedin mi?'
"Özlemedim" Bağırmıştı. "Hiç özlemedim hem de. Annemi istiyorum ben. Annemi ara"
Çocukların saf acımasız olduğunu daha önceden duymuştum. Ama bugüne kadar Lia tarafından hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştım. Hiç bana seni özlemedim dememişti. Ya da yanımdan ayrılmak istememişti. Garip bir duyguyla tanışmıştım şu anda. Şok da olmuştum biraz. Nasıl bir his olduğunu anlamamıştım ama sanırım kalbim kırılmıştı. Onun bir çocuk olduğunu, istekleri yerine gelmediği için böyle davrandığını ve konuştuğunu biliyordum fakat sözlerinin beni incitmesine engel olamıyordum. Çünkü o benim canımdan çok değer verdiğim kızımdı. Her şeyimle onun için yaşarken ondan bu sözleri duymak beni üzmüştü. Ve o an fark etmiştim, beni uzun zamandır ilk defa, çocuk olmasına rağmen, sadece Lia gerçekten üzebilmişti.
"Pekala"
Şaşkınca ona bakıyorken otomatik olarak onaylamıştım. Onu hiçbir şeye zorlayamazdım sonuçta. Yanımdan gitmek istiyorsa gidebilirdi. Ayrıca böyle zamanlarda annesine gitmek istemesi normaldi ama ben kırılmıştım. Çünkü biz sorunlarımızı birlikte kalarak, sarılarak çözerdik her zaman. Bu davranışı beni çok şaşırtmış, ne yapacağımı bilemez hale getirmişti. Eminim ki Sana da çok şaşıracaktı. Çünkü ilk defa böyle bir şey yaşayacaktık birazdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Family Issues; taekook
FanfictionKüçük, yaralı bir Jeon ailesi Kim Taehyung'la tanışırsa ne olur?