Yeni bölümden herkese selam.
Keyifli okumalar.
•••
Gözlerimi yavaş yavaş araladım. Gün çoktan aymıştı. Yavaşca yataktan doğruldum. Gerinerek esnedim. O sırada elim sert bir şeye çarptı. Gelen "ah" sesinden sonra aniden dönüp o yöne baktım.
Burnunu tutmuş olan Mirhan'ı gördüm. Onun yanımda uyuduğunu tamamen unutmuştum. "Ne yapıyorsun kızım sen" dedi eline bakıp burnunun kanayıp kanamadığı kontrol ederek.
"Ne bileyim ya sanki her gün yanımda birileri uyuyor" dedim başındaki türbanı düzelterek. "Nasıl bir güç var sende arkadaş" dedi. Göz devirerek yataktan kalktım. "Bu kadar nazik olduğunu bilmiyordum Mirhan ağa" dedikten sonra banyoya gittim.
•••
Dolaptan önce Yezda'nın daha sonra da kendi elbisemi çıkarıp yatağın üzerine indirdim özenli bir şekilde. Daha sonra çantamı kontrol edip eksik bir şey var mı diye baktım.
Her şeyin eksiksiz olduğunu anladığımda artık hazırdım. Geriye diğer kızların hazırlanması kalmıştı. Yezda odaya gelip herkesin avluya indiğini söyleyince bende yatağın üzerindeki kıyafetleri elime aldım.
Tam o sırada Mirhan geldi. Ben yanından geçerek sözleri ile beni durdurdu. "Sakın ola kınada yada düğünde oynayayım deme! Etrafta da çok dolanma" dönüp ona baktım. Tavrı çok net ve kararlıydı. "Tabi Mirhan ağa emrin olur" dedim bende kabul etmiş bir ses ile.
Ama bu bir kabul ediş değil meydan okumaydı sadece bu onun farkında değildi. Kararlı adımlarla odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Mirhan da arkamdan geliyordu.
Herkesin avluda hazır bir şekilde beklediğini gördüm. Ben avluya yetişir yetişmez korumalardan biri gelip elimdeki kıyafetlerimi alarak arabaya koydu. "Azra" diyen kayınvalidemin sesi ile o yöne döndüm.
"Buyur Hensa anne" dedim eyer ona da hanım yada teyze dersem Şilan ablanın verdiği gibi bir tepki vermesinden korktum. "Akşam sizin taraf kına sürmeye geldikten sonra sende git bu gece orada kal yarın düğün zaman bizimle gelirsin" dedi Hesna anne.
Bu düşüncesi çok hoşuma gitmişti. Ailem ile bir gün bile olsa vakti geçireceğim için içime şimdiden bir heyecan dolmuştu. Tam ağzımı açıp cevap verecek iken. Soğuk bir o kadar da sert bir ses böldü. "Gidemez!"
Mirhan'ın sesi keskindi, netti. Hiç bir itirazı kabul etmezdi belliydi. "Benim lafımın üzerine laf mı söylüyorsun Mirhan!" Dedi Hesna anne en az oğlu gibi sert bir ses ile. "Kusura bakma ana ama gidemez. Benim karım ben ne dersem o olacak" netti yine sesi.
Hesna anne hoşnutsuz bir şekilde homurdandı daha sonra "o vakit barış yemeğinden sonra el öpmeye gider bir gece de orada kalır" dedi. Bu kez onun sesi netti. İtiraz kabul etmezdi.
"Kızlar hayde sizi beklemekten ağaç oldum" diyen Yusuf üzerine arabaya bindik. Herkes tek tek kuaför de hazırlanmaya başladı. Sıra bana gelince gidip mor elbisemi kılıfından çıkartıp giydim. Daha sonra hafif bir makyaj yaptırıp şalımı bağladım.
Herkes hazır olduktan sonra kuaförden çıkıp konağa geldik yavaş yavaş insanlar da gelmeye başlamıştı. Hesna annenin isteği üzerine Şilan yenge Havin'i bir süreliğine odasına götürmüştü. Ben ve Yarene ise konuklarla ilgilenmemizi söylemişti.
Yarene elimdeki poşetleri odama bırakacağımı söyleyip merdivenlerden çıkmaya başladım. Elimdeki poşetleri kurcalaya kurcalaya odaya girdim.
Kafamı kaldırıp baktığımda Mirhan aynanın karşısında kol düğmesiyle uğraşıyordu. Elimdeki poşetleri köşeye indirdim. Mirhan kapı sesinden olsa gerek benim geldiğimi anlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...