1|Yaratılışın hedefi

Começar do início
                                    

Burası öyle gizli bir yerdi ki müziğin sesini almak kapının dibine gelene dek mümkün değildi. Mekanın kapısı da zaten bur gecekondunun odunluğunu andırıyordu.

Plastik bir kasanın üzerine çöküp kollarını sıvadı, bir dal çıkarıp varını yoğunu yatırdığı zipposuyla tutuşturdu ucunu. Aydan başka hiçbir şey vurmadığından aydınlanmayan asfalt sokak arasına şöyle bir baktı.

Bir iki dakika ya oldu ya olmadı, üç iri adam ağır ancak bir meselesi olduğunu belli eden duygu dolu adımlarla Sırdaş'tan tarafa yürüyorlardı.

Jeno dirseklerini bacakları üzerine koymuş, eğri oturuyordu. Sarı filtreli sigarasından zehir gibi bir nefes çekip kafasını kaldırdı. Onları tanımıyordu, buranın müşterisi değillerdi.

"Alın şunu."

Hah, işte her şeyin karıştığı yer. Adamlar Jeno'yu iki kolundan tuttuğu gibi kaldırmıştı.

"Ne oluyor lan?"

Çırpınıyordu ama küfretmesine kalmadan kafasından itilerek arabaya sokuldu. Sandığı kadar gereksiz biri değildi demek. Birileri onu şiddet uygulayarak da olsa istiyordu. Kaçıracak kadar zahmete girmişlerdi. Kurtulursa babasına "bak ben de bir halt olmuşum da kaçırıldım" diyebilirdi.

"Rakibinin kolyesini alıp kaçmak ne şerefsiz? Ödülü aldığın yetmiyor mu? Anneannesinden yadigardı o kolye."

Jeno'nun neyi alıp kaçtığı konusunda en ufak bir fikri yoktu gerçekten.

"Ben bir şey almadım ki!"

Üç adamdan uzun bıyıklısı, Jeno'yu yakasından kavrayarak kendine çekti. Araba bir anda durdu. Bu kadar kısa yol için mi bindirilmişti gerçekten?

"İn lan. O kadar çağırıyorsun geri vereceğim diye. Şimdi de bizimle dalga geçiyorsun."

Jeno zorla külüstürden indirildi. Verniği gecede parlayan ahşap pencereli gecekonduna doğru süreklendi. Kapı alçaktı. Önde onu yakasındsn çekiştiren adam olmak üzere sırasıyla Jeno ve diğer iki adam başlarını hafifçe eğerek içeri girdiler.

Jeno tam bir köy evi şeklinde dizayn edilmiş tozlu oturma odasının ortasındaki ahşap sandalyeye oturtulup bir güzel bağlandı ellerinden, belinden, bacaklarından.

"Yahu karıştırıyorsunuz herhalde. Benim bir şey çaldığım yok. Sizi de tanımıyorum."

Ama dinleyen kim? Jeno'nun siniri tepesindeydi artık. Bir uğraştı, iki uğraştı, üçüncü de şöyle bir derin nefes alıp bıraktı kendini. Değerli olduğunu sanmıştı. Yanlış kişiyi kaçırmışlardı.

"Şimdi şu günahkar ellerini kırsam bir daha ne dövüşürsün ne çalarsın, Gelincik."

Jeno gözlerini kaparken başını eğdi, bir nefes aldı. Yok, sinirlenemezdi o. Baygın baygın baktı adamın suratına: "Ne gelinciği ya?"

Bir sessizlik oturuverdi tam da ortaya, sandalyedeki Jeno'nun kucağına. Baş ucunda üçgenin kenarlarına denk olacak şekilde dikilen üç mankafa birbirlerine baktılar. Jeno'yu içeri sokan pala bıyık bey işaret parmağıyla bıyığını düzeltti. Jeno'yu süzdü.

"Yanlış kişiyi mi aldık ki Galip? Telefonun ışığını açsana bi."

Galip telefonun flaşını açıp adamın eline verdi. Adam da hiç çekinmeden pat diye flaşı Jeno'nun ay gibi parlayan suratına tutunca Jeno o anlığına melekleri gördüğünü sandı.

"Haydaa. E bu benzemiyo' Gelincik'e Galip. Kim lan bu?"

Jeno kafasını flaşın aydınlattığı açıdan çıkarmak için yüzünü sağa doğru çevirdi, sandalyeyle de biraz kaydı aynı tarafına. Gözlerini birkaç kez kırpmıştırıp burnunu çektikten sonra "Jeno ben," dedi. Elini uzatmak için yeltendi ama nafile tabii, bağlıydı oturağın arkasına.

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Sep 19, 2023 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

adamın iyisi ringde dudağına koyandır, renoOnde histórias criam vida. Descubra agora