Yeni bölümden herkese merhaba.
Bakalım neler olacak?
Keyifli okumalar.
***
O an bir şey oldu. Abimin yüzü olduğundan daha da sertleşti. Kolumu kolundan çıkartıp elini §ilahına attı. Herkes o an ne olduğunu anlamadı. Abim §ilahı Mirhan'ın eline verdi. "O zaman vur beni! Hem bu kan davası bitsin hem de bu saçma berdel olayı!" Diye bağırdı. Ben ise şok olmuştum. Nasıl abim böyle bir şey yapardı. "Vur hayde vur beni! Yeter ki kardeşimi alma vur beni!" Diye haykırdı.
Mirhan silahı kadırıp abime doğru tutu. "Seni vurursam her şey bitecek yani!" Diye bağırdı. Kimse müdahale etmiyor herkes olduğu yerde onları izliyordu. "Hayde vur!" Diye bağırdı bir kez daha abim. Kimse hiç bir şekilde tepki vermiyordu. En son ben dayanamadım bir adım atıp aralarına girdim.
"Abi sakın!" Diye bağırdım. Ama onun beni dinlediği falan yoktu. "Hayde vursana!" Diye bağırıyordu beni es geçerek. "Yeter abi yeter! Hiç mi düşünmüyorsun sonunu. Kendi hayatını yengemi oğlunu" diye haykırdım. Dönüp yengeme baktım. "Bak karına bak! Korkudan titriyor abi. Her şey ben değilim. Başımın çaresine bakarım" dedim çaresiz bir şekilde.
Bu sefer dönüp Mirhana baktım. Duvak yüzünden görüntüler pek net değildi. "Berzan abi al şu §ilahı" der demez Berzan abi gelip aldı. Abim elleri ile saçlarını karıştırdı. Hıncını bir yerlerden çıkarmak istiyordu. "Siz İzol aşireti ve canbeyli aşireti hepiniz şahidimsiniz bu adam benim kardeşime zarar verirse andım olsun ki onu öldüreceğim!" Diye bağırdı abim. Hiç bir şekilde vaz geçmiyordu.
•••
Sonunda babam abimi sakinleştirmiş herkes silkelenmişti. Yengem de konuşmaların sonrası biraz daha kendine gelmişti. Barış abim ise pek ortalarda görünmüyordu. Sonunda Azat abimi bir şekilde ikna etmiştik. Defalarca beni tembih etmişti ne olursa olsun ona söyleyeceğime dair.
Şimdi ise arabaya binmiş Canbeyli konağına doğru harekete geçmiştik.
Ben yol uzadıkça uzasın istiyordum ama aksine kısalıyor gibiydi. Arkamızda bilmem kaç araba. Önümüz bom boş. Yanımda hiç tanımadığım ama ilk aşkım olan düşman çocuğu. Önde arabayı kullanan abisi ve yanında oturan eşi. Tamamen yabancı ve düşmandan oluşan bir ortam.Sonunda yol bitmiş canbeyli konağının önünde durmuştuk. Herkes arabadan indi ve bir tek ben kaldım. Kapımı kimsenin açmayacağını anlayıp kendim açtım. Gelinliğin yüzünden zar zor arabadan indim. Şilan abla yardım etmişti ama yeterli olmamıştı. Berfin yengem ve Sude yenge de bana yetişememişlerdi.
Yanımda Mirhan ile konağın kocaman kapısının önünde durduk.Ve o an gözümden bir damla yaş düştü. Acı içinde dönüp yanımdaki adama baktım ve sadece onun duya bileceği şekilde
"Üzerimdeki gelinlik değil benim kefenim Mirhan ağa"
Dedim.
Mihran da aynı şekilde sadece benim duya bileceğim kısık bir ses ile"O zaman cehennem'ime hoşgeldin
Azra hanım ağa"Diye cevap verdi. İkimiz de bir birimize olan nefretimizi bu noktada belirtmiştik. Benimki nefreten çok kabime gömmek zorunda kaldığım aşkımdı. Ve konağa girme zamanı gelmişti.
Sözde kocam ile beraber kol kola avludan içeriye girdik. Bir an olsun dönüp yüzüme bile bakmıyordu. İlk olarak bizi aşağıdaki odalardan birine götürdüler dini nikah için. İmam şahitler, anne ve babalarımız ile beraber bizim ismimizi bir kağıda yazdı. Daha sonra Kur'an-ı Kerim'de birkaç ayet daha sonra hadis okudu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...