Bakalım bu bölümde bizi neler bekliyor.
Keyifli okumalar.
***
Bağırışma seslerine doğru yürümeye başladım. Abim çok kötü bir şekilde bağırıyordu. Tek Azat abim değil babam, Berzan abi hatta annem bile bağırıyordu. Sabah sabah ne oluyordu böyle bizimkilere. Salona yetiştiğimde sesler netleşti. "Vermem! Azrayı bu gün o soysuzlara vermem!" Diye bağırıyordu Azat abim.
"Mecburuz oğlum" dedi babam. "Değiliz! Mecbur falan değiliz!" Hayatımda ilk kez Azat abimin babama sesini yükseltiğine şahit oluyordum. "Azat yeter! Sadece boğazını yoruyorsun şuan!" Diye bağırdı bu kez babam. Artık herkes görüş alanıma girdi. "Görmediniz mi baba. Azra'nın dünkü halini görmediniz mi?!" Diye haykırdı abim.
Herkes salondaydı Barış abim hariç. "Azat haklı amca. Azrayı onların eline bile bile veremeyiz!" Dedi ola bildiğince sakin ama sert bir ses ile. "Berzan, Azatı sakinleşireceğine ona hak veriyorsun" diyen kişi bu kez amcamdı. "Sakinleştireceğim bir konu yok baba aksine hak vereceğim bir konu bu. Azra bizim canımı onu göz göre göre ateşe atamayız" Azat abim bir sağa bir sola doğru yürüyüp duruyordu sakinleşmeye çalışarak.
"Çocuklar bakın haksızsınız demiyorum ama artık yapacak bir şey yok!" Dedi amcam yine bağırarak. Ortam çok fazla gergindi. "Barışı öldüreceğim baba! Yemin ederim Barışı öldüreceğim!" Derken anlına bir iki kere vurdu Azat abim. O an babamın dengesi bozuldu ve koltuğa tutundu. Annem ve yengem direk babama koştular. Ben de aniden içeriye girdim ve "baba" diye bağırdım.
Babamı koltuğa oturtuk. Sude yengem hemen su falan getirmeye gitti. "Yeter abi" dedim bende bağırarak. "Babamın halini görmüyor musunuz? Olan oldu bir kere üzülmeyin ve üzmeyin" dedim sesimi alçaltarak. "Kafayı yiyeceğim ben kafayı yiyeceğim" diyerek salondan çıktı abim. "Berfin Azatın peşinden git" dedi annem. Bunun üzerine Berfin yengem gitti.
Azat abim odasına çekilmiş bir süre sonra Berzan abiyi yanına çağırmıştı. Ne odaya kimseyi alıyorlardı ne de odadan çıkıyorlardı. Aynı şekilde Barış abim de hiç çıkmamıştı. Babam da çıkmaması için kesin talimat vermişti. Çünkü eğer Azat abim, Barış abimi görürse yeni bir kaos çıkacaktı. Babam da bir süre sonra kendine gelmiş dinlenmeye gitmişti. İşlerin hepsi kadınlara kalmıştı. Sonunda her iş bitmiş yengemler ile beraber hazırlanmaya başlamıştık.
CANBEYLİ KONAĞI (YAZARIN ANLATIMI İLE)
Canbeyli konağında ayrı bir telaş ve hazırlık vardı. Bir yandan süslemeler bir yandan ikramlıklar hazırlanıyordu. Herkes bir tarafa koşturup duruyordu. Kızlar kuaföre gitmek için kıyafetlerini yanına alacakları eşyaları hazırlıyordu. Berva ve Yazda yine Mirhan'a giyeceklerini ve yapacaklarını söylüyorlardı. Tabiki Mirhan da yine kıyamadığı yiğeni ve kızı ne derse kabul edip yapıyordu.
Havin ilk başlarda annesi ile konuşup bu düğüne hangi yüz ile geleceğini söylemişti. Hesna hanım ise kabul etmemişti. Her ne kadar Havin suçlu olsa da bu düğün zorla olsada sonuçta abisinin düğünüydü. Annesi ile konuştuktan sonra o da eşyalarını hazırlamaya başladı.
Yaren her ne kadar ügün olsa da biricik abisi evleniyordu. Kendine en güzel kıyafetleri ayarlamıştı. Görümce olarak çok güzel olmayı istiyordu. Yusuf buna pek izin vermiyordu ama Yaren yine de elinden geldiğince güzel olmaya çalışıyordum. Genç kız kıyafetini özenle çıkarıp yatağın üzerine koyduğu sırada ikizi içeriye girdi. Yatağın üzerindeki elbiseye bakıp kaşlarını çattı "kızım sen beni deli mi edeceksin. Ben sana demedim mi bu elbisenin içinde çok güzel oldun giymeyeceksin!" Diye çıkıştı Yusuf, Yarene.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...