25.Bölüm

2.3K 153 9
                                    

Konserden çıktıktan sonra beni eve bırakmış, bu süre zarfında ise tek tük kelime etmenin dışında hiç konuşmamıştı.

Oysa ne bileyim, şey demesini beklerdim.

Sen eminsen, ben de eminim!

Yani insan bir anda itiraf falan edip beni  şaşkına çevirirdi. Ama itiraf etmemesi beni daha da şaşkına çevirmişti.

Yapacak bir şey yok. Bir oduna aşık olmuştuk.

Bir sonraki gün okula gittiğimde Deha'yı Serkan'la otururken görmüştüm. Beni fark ettiğinde yalnızca başıyla selam vermiş ve Serkan'la konuşmasına kaldığı yerden devam etmişti.

Sanırım böylelikle sıra arkadaşımı kaybetmiştim.

Deha, düşünceli biriydi.

Onun yanında eskisi kadar rahat olamayacağımın farkındaydı ve doğrusunu söylemek gerekirse okula gelene kadar nasıl yanında oturup günü geçireceğim konusunda gerilmiştim.

Sizden hoşlandığını söyleyen bir çocukla arkadaş kalabilir miydiniz?

Sanırım ben bunu yapamayacaktım.

Sürekli onunla konuşurken umut verip, vermediğimi düşünüp dururdum. Ona gülümsesem, gülümsememi yanlış anlar mı diye düşünürdüm. Şaka yapsam, gerilirdim.

O da bunun farkında olduğundan iki yıl boyunca bana hislerinden bahsetmemiş, bir hissi olduğunu belli dahi etmemişti. Gerçekten iyi bir insandı ama ona karşı dört yıldır tek bir an bile bir şey hissetmemiştim.

Yaşıtlarımın aksine hiç sevgilim olsun istememiştim. Aldığım çıkma tekliflerini düşünmeden reddetmiştim. Benim için öncelik kariyerdi. Ta ki mavişle karşılaşana kadardı. Demek ki hayatta her şey planladığımız gibi gitmiyordu. Demek ki düşünceler zamanla değişebiliyordu.

Derslerin sonunda kafede Eda hızla yanıma gelip karşı sandalyeye oturdu.

"Ee anlat bakalım, dün akşam konserde neler oldu?"  Kaşlarımı çattım.

"Dün konserde olduğumu nereden biliyorsun?" Eline telefonu alıp sosyal medyaya girdi. Bir fotoğrafa tıklayıp telefonu bana uzattı. Telefonu elime aldım. İlk fotoğrafta kaşlarımı çatıp kameraya bakmışken maviş gülümseyerek bana bakıyordu. O kız! Fotoğrafı yayımlamıştı! Ay hiç utanma yoktu ama yaa. Neyse ki kız elini titretmiş olmalı ki yüzlerimiz belli bile olmuyordu. 

İkinci fotoğrafta ise mavişle gülümseyerek birbirimize bakıyorduk. Yüzüm belli olmuyordu. Kameranın ters açısındaydım. Elbisemin yakıştığını söylediği an olduğuna emindim. Derin bir nefes alıp verdim. Bu fotoğrafı çıkarttırsam iyi olurdu.

"Senin bu rahatlıkta.." Dedi Eda, telefonunu alırken. "Abin bu fotoğrafları görünce ben de aynı bu şekilde sırıtarak izleyeceğim seni." Omuz silktim.

" Abim düşündüğün gibi birisi değil." Dedim. "İnsanların duygularına hakim olamayacağını bilir o." Eda'ya yandan bir bakış attım. "Hem de senden, benden daha iyi bilir ayrıca benim yüzüm gözükmüyor bile. Ne biçim fotoğraflar çekmiş bu kız! İnsan bir tık dikkat eder."

"Yüzün gözükmesede besbelli sensin işte." dedi. "Saçlarından, boyundan, fiziğinden belli." 

"Rahat ol." dedim hülyalı bir şekilde fotoğraflara bakarken. Ardından sırıtmama engel olamadım. "Çok iyi çıkmamış mıyız?" Eda sabır dilediğini belli edercesine gözlerini devirdi. "Bu elbiseyi hediye almış. Bu çocuk da benden hoşlanıyor Eda." dedim.

"Aynen aynen." dedi alayla. "Mert abi devreye girince göreceğim sizi." 

"Abim öyle biri değil." dedim yeniden. 

"Her abi öyledir." Telefonunu kapatıp masaya bıraktı. "Sadece bazıları bu yönünü biraz gizler." Şüpheyle yüzüne baktım. Olabilir miydi? Öncesinde hiç sevgilim olmamıştı bu yüzden abimin nasıl tepki vereceğinden emin değildim. Yalnız biraz trip falan atar diye bekliyordum onu da yapacağım bir borcam tatlıyla halledebilirdim. Yani sanıyorum halledebilirim.

"Önce Egemen'i halledeyim de sonra abimi düşünürüz." Kısa bir sessizlik oldu. Eda kafenin pencersinden dışarıya bakarken mırıldandı. 

"Serkan bu ara biraz garip davranıyor." dedi. 

"En son gördüğümde iyiydiniz." dedim. Deha ile parka konuşmaya gittiğimiz günü kast ediyordum. Şakalaşıyorlardı. Çekirdek çitliyorlar birbirlerine laf atıyorlardı. 

"İki gündür bir haller var." Eda dudaklarını birbirine bastırdı. "İnstagramdan beni çıkarmış. Bunu görünce birkaç kere aradım açmadı."

"Allah Allah." Aklıma ilk gelen şeyle masaya eğildim. "Sevgili yapmış olmasın. Sevgilisi de seni takipten çıkarttırmıştır." Elini turuncu saçlarına attı. Sütlü ve bol şekerli kahvesinden bir yudum aldı. 

"Olsa söylerdi." dedi. "Yanlış anlamayayım diye."  Elimi cebime attım ve telefonumu çıkarttım. Hızla instagrama girdim. Arama motoruna Serkan'ın adını yazdım çıkan ilk profile tıkladım. Hesabı ben de açıktı. 

"Bir paylaşım yapmamış." dediğim esnada takip listesine girdim. Gözlerim yabancı, soy ismi farklı ve genç bir kız aradı ama öyle bir şey gözükmüyordu- "Merve Ay?" dedim profiline tıklarken. 

"Anne tarafından kuzeni." dedi. Başımı sallayıp aramaya devam ettim ama bir sonuca ulaşamadım. En son Deha ile bir fotoğraf paylamıştı. Bakışlarımı kaçırıp hesaptan çıktım. Onun kalbini kırdığımı düşünmek fotoğrafına bakmama bile engel oluyordu. Deha iyi bir çocuktu. Hiçbir yanlışına denk gelmemiştim. Telefonu masaya bıraktım. "Yarın bir ağzını ararım." 

"Yok." dedi kısık bir sesle. "Arama." ama onunla konuşmamı istediğinden emindim. Bu yüzden Eda'ya Serkan'la konuşacağımı belli eden bir bakış atıp soru bankama döndüm ama aklım Mavişteydi. Dünden beri mesaj atmamış, aramamıştı. Dudaklarımı ısırdım. Duygularımdan emin olduğumu söyleyince belki de o da kendi duygularına bir bakıyordu. 

İyi baksa iyi olurdu.

"Ahu?" 

***

Şimdi hikayede köklü bir değişiklik olmayacağını bilmenizi istiyorum. Final aynı olacak yalnızca aldığım mesajlara göre Eda, Serkan ve Mert'le ilgili bir sonuca varmam gerektiğini fark ettiğimden yeniden bu hikayeye başladım. Elbette Ahu ile Egemen'in de sahneleri çoğalacak.

Kırk Kere Yazarsam?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin