Haiii, ben geldiiim. Ay bu ficteki taekook çok şirin olacak gibi, tam DEAR FARMER taekook vibe veriyor cidden :')
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
Ben vuracağını düşündüğüm için omuzlarımı kaldırıp kendimi sıkarak gözlerimi yumduğumda, tenimi usulca sildiğini fark etmem saniyelerimi aldı. Sonra da derin sesi kulaklarımda uğuldadı.
"Sakin ol, korkma seni saraya geri götürmeyeceğim, güvendesin." dingin sesi eşliğinde sarf ettiği sözleri biraz da olsa beni rahatlattı.
Beni ayağa kaldırmaya çalıştığında bunu yapabilecek gücümün olmadığını fark edince kollarını etrafıma sarıp beni kucağına aldı.
Zeminden kucağında benimle birlikte doğrulup doğruca şatosuna yöneldiğinde kısık gözlerimle ona izledim.
Buğulu görüş alanıma rağmen keskin çene hattını ve dolgun, kalemle çizilmiş gibi biçimli dudaklarına baktım. Bembeyaz kıyafetler içinde olan, seçkin görünümlü bir yabancının kolları arasındaydım.
Yüz hatlarını incelerken gözlerini gözlerime kaydırdı. "Adın ne?" diye sorduğunda, "Jeon." diye fısıldayıp duraksayarak başımı çevirip öksürdüm. "Jeon Jungkook."
Genzim kuruluktan cayır cayır yanıyordu.
Beni arka bahçeden geçirerek içeriye kadar taşırken, "Size zahmet veriyorum." diye fısıldadım mahcup bir sesle.
"Sorun değil." dedi ve yarım ağız gülümseyip beni bir odaya bırakıp yatırdı.
Kapıda dikilen askerlerden birinin kılıcını alıp yanıma geldiğinde titreyerek yattığım yerden bağlı bileklerimle doğrulmaya çalıştım.
"Korkma, seni incitmeyeceğim." dedi derin sesi. Ardından yanıma vardığı gibi kanayan bileklerimden süzülen bağlı ellerimi tuttu.
"Kollarını böyle tut ve sakın kıpırdama, bileklerindeki bu telleri keseceğim kılıçla." diye beni uyardığında kılıcı alma sebebini bana açıkladığı için derin bir nefes çektim içime.
Kılıcı bileklerimi kesip parçalayan tellerin arasından geçirip kontrollü bir güçle demir telleri kılıçla ortadan ikiye böldü.
Kılıcı yere bırakıp kanayan bileklerimdeki telleri çevirerek tenimden tamamen ayrılmalarını sağladığında acıyla yüzümü buruşturup sessizce onu izledim.
-
Ellerimi temizleyip bitki özleriyle yapılan özel yapım merhem sürmüş ve demir tellerin yol açtığı bileğimdeki kesiklere daha fazla bakmamı istememiş gibi onları güzelce sarmıştı.
Askerin verdiği suyu bana uzattığında, başımı eğerek elinden alıp kana kana içmiştim.
"Bir bardak daha getirin, yemekte hazırlayın." diye emir verdiğinde elimdeki bardağın kenarında kalan su damlasını usulca yalamaya son verip sertçe yutkundum.
"Efendim, zahmet etmeyin." diye mırıldandığımda gülümseyerek saçlarımı sıvazladı.
"Yemeğini yedikten sonra duş alırsın, sıcak su vücudunun yorgunluğuna iyi gelir. Sana temiz kıyafetlerde veririm." dediğinde ağzım kocaman açıldı.
"Ben... Ben size yük olmak istemem efendim..."
"Bu şatoda canım o kadar sıkılıyor ki, konuşacak birini bulmak çok güzel. Ama önce biraz dinlenmen şart." dediğinde ensemi kaşıdım.
"Ben burada kalamam ki, beni burada bulurlar efendim." diye fısıldadığımda elimdeki bardağı alıp kenara bıraktı.
"Gitmek istersen seni zorla alıkoyamam, fakat kraldan kaçmak çok zordur. Üstelik bulurlarsa seni öldüreceklerini söylemiştin. Her yerde seni arıyorlardır. Eğer büyük bir suç işlediysen tabii."
Saraydan kaçmayı başarmış olsam bile burada da beni bulabilecekleri ihtimali korkumu tetikliyordu.
"Gidecek bir yerim yok, kimsem yok..." diye fısıldadığımda gözleri hafifçe kısıldı. "O halde burada kalmaman için bir sebep yok?"
"Sizi zora sokmak istemem... Bakın ben kötü bir şey yapmadım, yemin ederim ki. Sarayda dedikodular dönüyordu, veliaht prensin eşcinsel olduğu için saraydan sürüldüğüne dair dedikodu yapıyorlardı. Ve ben yeni gelmiştim, bilgim bile yoktu, ayrıca eşcinsel olduğu için birini yargılayacak bir konumda değilim. Ben saray için ölene dek çalışmaya yemin etmiş bir köleyim."
Yumruklarını sıktığında başımı önüme eğip önünde diz çökmek için harekete geçeceğim sırada dirseklerimden yakaladı. "Ne yapıyorsun?" diye sordu.
"Yalancı olduğumu düşündüğünüz için kızdınız değil mi? Yemin ederim ben dedikodu yapmadım, sürekli bu dedikoduyu yapıyorlardı ve en sonunda kralın kulağına gitti. Mutfak aşçılarından biri ise bu olayı benim üstüme yıkıp iftira attı. Ağzımı açıp tek kelime etmeme, kendimi savunmama bile izin vermediler..." diyerek ağlamaya başladığımda iç geçirdi.
"Önünüzde diz çökeyim, yalvarırım beni saraya geri göndermeyin. İşlemediğim bir suç için, üzerime atılan kuru iftira yüzünden idam edilmek istemiyorum, bu yüzden kaçtım. Kaçtığım için daha da suçluyum, buldukları anda kellemi uçuracaklar biliyorum..." diye devam ettiğimde ellerimden yakalayıp parmak uçlarıyla parmak boğumlarımı okşadı.
"Burada kalırsan kimse kelleni uçurmaz." dedi kendinden emin bir sesle.
Gözlerimden süzülen yaşlar eşliğinde onun gözlerine bakarken söze atıldım. "Kralla karşı karşıya gelmek istemezsiniz. Üstelik tanımadığınız biri yüzünden... Gitmemi isterseniz sorun etmem, hakkınız. Kölelere fikirleri asla sorulmuyor, saray öyle kötü bir yer ki... Dedikodu kazanı ama onlar orada dedikodu yapmaya devam ederken ben canımı kurtarmak için çabalıyorum."
"Sarayda işler böyle işliyor olsa bile şu an benim şatomdasın ve seni köle olduğun için aşağılamaz, yargısız infaz yapmam. Böyle biri değilim, üstelik haksız olduğunu dile getirdin. Hiç bir şeyden haberin olmadığı aşikâr. Yoksa beni tanırdın zaten, sarayda dedikodu yapanların aksine."
Cümlesinin sonuna doğru sesi iyice kısıldığında seslice yutkundum. "Siz... Siz kimsiniz? Yani çok özür dilerim ben kabaca sordum, adınız ne?" Toparlamaya çalışırken omuzlarımı düşürdüm.
Ellerimi bırakıp ayağa kalkarken ellerini arkasında birleştirip bakışlarını gözlerime dikti. "Ben, arkasından dedikodu yapılan yönelimimin açığa çıkması sebebiyle saraydan Kral Kim, yani babam tarafından kovulan prens Kim Taehyung..."
**
Bölüm sonu :') Umarım bölümü sevmişsinizdir. Bol bol oy ve yorum isteriiim.
SLOW DANCING STREAM LÜTFEN! Gelecek bölümde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın. Seviyorum sizi, baiii! Xx
Instagram: Sevvyniz / Sevvytk / Sevvyedit
-Şevval
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY KIND PRINCE • TAEKOOK ✓
FanfictionKöle olarak çalıştırılan Jeon Jungkook, itaatsizliği nedeniyle kellesi alınmak üzere infaz edilecekken Kim Krallığı sarayından kaçmayı başarmıştı. Onu ise Kim Krallığından kovulan prens Kim Taehyung bulmuştu... Semetae! Ukekook! Mini fic, bölümler k...