Ahu'dan
"Ne kadar da heyecanlısın?" Diyerek alay ettim mavişle. "Hayranı olduğun grup için resmen deliriyorsun." Heykel gibi durmaktan vazgeçip bana doğru eğildi. Kulağıma yaklaştı.
"Duyamadım." Dedi. "Tekrarlar mısın?" Ona döndüm. Kulağına yaklaşıp bağırdım.
"Diyorum ki neden gruba dünyayı istila etmişler de düşmanlarınmış gibi bakıyorsun?" Kaşları çatıldı. Kulağıma eğildi. Sıcak nefesi beni huylandırdığı için başımı sağa doğru eğdim.
"İtiraf ediyorum." Dedi benim aksime kısık bir sesle. "Bu grubu tanımıyorum. Şarkılarına da hiç denk gelmedim." Kıkırdadım. Başını geriye çekip yüzüme baktı. Ardından gülümsedi. Kalbim anında depar attı. Bana gülümsedi! Gözlerimi kırpıştırdım. İşte bundan bahsediyordum. İşte bana bir kere gülümserse içimde olacaklardan bahsediyor, bundan korkuyordum.
Bakışlarımı kaçırdım.
Var ya ben resmen yanmıştım.
Sahneye baksamda odağımı bir türlü ondan alamıyordum. O sırada birileri Egemen'i fark ediyor, fotoğraf çekinmek istiyordu ama Egemen onları bir şekilde uzaklaştırıyordu.
Maviş, Türkiye'de büyük takımlardan birinde oynasada çoğu zaman onu instagramda sırf tipinden edit yapıldığını görüyordum. Dedim ya yakışıklı biriydi.
Çaktırmadığını sanarak flaşı açık telefonu bana tutarak fotoğaf çeken kıza kaşlarımı çatarak baktım. Bakışlarını kaçırıp telefonu indirdi.
Bir anda kulağımın dibinden gelen sesle irkildim.
"Elbisen güzel olmuş." Dedi. Ellerim bana aldığı elbisede gezindi. Başımı salladım. Ardından ona döndüm. Başı hâlâ bana doğru eğikti. O yüzden yüzlerimiz fazla yakındı. Yutkundum.
"Gerçekten güzel." Dedim maviş gözlerine bakarak. Kast ettiğim elbise değildi.
"Gerçekten çok güzel." Diye tekrar etti. Güldüm. Geriye çekildi. Tekrar sahneye baktığında onu izlemeyi sürdürdüm. Sahne ışıkları yüzüne vuruyordu. Yandan profili de güzeldi. Hafif kemerli bir burnu vardı. Karadenizli olmasından kaynaklanıyor olmalıydı. Yüz hatları keskindi. Özellikle birkaç ay öncesine kadar şimdikine kıyasla uzun olan saçlarını daha da kısalttıktan sonra yüz hatları daha da keskinleşmişti. Şimdiki yaşından bir iki yaş daha büyük gösteriyordu.
Derin bir nefes aldım.
Egemen, güzel bir adamdı.
Aldığım nefesi geri verdim.
"Sıkıldın mı?" Birisi şu çocuğa kulağıma eğilip durmamasını söyleyebilir mi? Birazcık heyecana kapılıyordum da..
"İtiraf sırası ben de." Dedim. Biraz daha eğilip başını sahneye çevirdi. Ayak parmaklarımın üzerine yükselip kulağına yaklaştım. Parfüm kokusu dikkatimi çekti. Çocuk felaket hoş kokuyordu. "Bu kadar gürültülü şarkıları sevmem."
"Gidelim?" Dedi. Zaten konsere geç kaldığımızdan epeyce arkalarda duruyorduk. Başımı salladım. Beraber alandan dışarıya çıktığımızda derin bir nefes verdim. Gözlerimi elbisemde gezdirdiğim esnada. "Doğum günü hediyeni açmamışsın." Diye mırıldandı.
"Açmamıştım." Dedim. "Nedense içerisinde beni kıracak bir şeylerin olacağını düşünmüştüm." Başını salladı. Ellerini siyah kot pantalonunun ön ceplerine sokup, başını yere eğdi. Sokaktaki bir taşa ayağıyla haflfçe vurdu.
"Anlıyorum." Dedi.
"Muhtemelen sen biletleri sormasaydın, konseri kaçırmış olacaktım."
"Zaten gruptan hoşlanmadın." Dedi.
"Yine de beni mutlu etti." Bu sefer derin bir nefes alan kendisiydi.
"Ahu.." Dedi. "Emin misin?" Duraksadı. Duraksadım. Bana doğru döndü.
"Neyden emin miyim?" Başını bana doğru eğdi. Gözleri, gözlerime şimdi daha yakından bakıyordu.
"Duygularından." Başını sola doğru eğdi. "Bana karşı hissettiklerinden?" Hızlanan kalbime elimle baskı yaptım. Gözleri elime kaydı. Ardından tekrar bana baktı. Bu sefer başını sağa doğru yatırdı. "Hm?" Neden bu kadar güzel bakıyorsun be zalimin oğlu?
"E-eminim."
***
Sonra tekrar görüşürüz :)Hoşça kalın..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırk Kere Yazarsam?
Short StoryMert'in kardeşi: Bir şeyi kırk kere söylersen olur derler. Mert'in kardeşi: O zaman başlıyorum. Mert'in kardeşi: Bana aşık olacaksın, Egemen.